Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim
featured_image

Bireysel Terapi Nedir? İlişkiler ve Kendini Tanıma

5 Eylül 2021 Yazar: Tuğçe Turanlar EMDR, İlişkiler ve Psikoloji, Psikodinamik Terapi, Şema Terapi 0 Yorum

Bireysel terapi, yalnızca “sorun çözmek” için gidilen bir yer değildir. Çoğu zaman çocuklukta yaşadıklarımız, ebeveynlerimizle kurduğumuz bağlar ve aile içindeki roller; yetişkinlikte romantik ilişkilerimizden arkadaşlıklarımıza, hatta iş ilişkilerimize kadar tekrar eden döngülere dönüşebilir.

“Her ilişkide neden aynı sorunları yaşıyorum?”, “neden ya çok veriyorum ya da tamamen geri çekiliyorum?” ya da “neden kendi ihtiyaçlarımı hep erteliyorum?” gibi sorular terapi odasının kapısını aralayan en yaygın nedenlerdir.

Terapi, kendini daha yakından tanımak, geçmişin izlerini fark etmek ve ilişkilerinde daha sağlıklı seçimler yapabilmek için güvenli bir alandır. Terapist ve danışan arasındaki ilişki yargısız, gizli ve güvene dayalıdır. Amaç; kişinin hem iç dünyasını hem de ilişkilerindeki örüntüleri keşfetmesine destek olmaktır.


Bireysel Terapinin Amacı Nedir?

Bireysel terapinin amacı, kişinin hem kendini hem de ilişkilerini daha iyi tanımasına destek olmaktır. Çünkü günlük hayatta karşılaştığımız zorluklar sadece bugünden değil; geçmişte yaşadıklarımızdan ve öğrenilmiş kalıplarımızdan da etkilenir.

Terapi sürecinde:

  • Duygu ve düşünceleri ifade etmek: Bazı insanlar için duygularını dile getirmek kolay olmayabilir. Terapi, hislerin güvenle paylaşılabileceği bir alan açar.
  • Davranış kalıplarını fark etmek: İlişkilerde benzer döngülere girmek –örneğin hep veren ya da sürekli geri çekilen taraf olmak– bazen bilinçdışı öğrenilmiş bir tutum olabilir. Terapi bu kalıpları görünür hale getirmeye yardımcı olur.
  • Çatışmaları anlamak: Romantik ilişkilerde, aile içinde ya da iş ortamında yaşanan anlaşmazlıkların altında çoğu zaman karşılanmamış ihtiyaçlar vardır. Terapi, bu ihtiyaçları fark etmeyi ve farklı çözüm yolları geliştirmeyi destekler.
  • Güçlü ve kırılgan yanları keşfetmek: Kendini yalnızca zorlandığın yönlerinle değil, aynı zamanda güçlü yanlarınla da görmek; benlik algını daha dengeli hale getirebilir.

Bireysel terapi, kısa vadeli çözümlerden çok daha fazlasını sunar. Kendini ve ilişkilerini derinden tanımak, öğrenilmiş kalıpları fark etmek ve geçmişin izlerini bugünden ayırabilmek çoğunlukla uzun soluklu bir yolculuğu gerektirir. Bu yolculukta önemli olan, kişinin kendi hızına saygı duyması ve süreci bir “kendini tanıma” fırsatı olarak görmesidir.


Bireysel Terapi Hangi Durumlarda Faydalıdır?

Bireysel terapi, yalnızca kriz anlarında değil; kendini, geçmişini ve ilişkilerini daha iyi anlamak isteyen herkes için önemli bir destektir.

  • Çocukluk deneyimlerinin izleri: Görülmediğini ya da yeterince değer verilmediğini hisseden çocuk, yetişkin olduğunda benzer duyguları ilişkilerinde tekrar yaşayabilir. Terapi, bu bağlantıları fark etmeye yardımcı olur.
  • Bağlanma sorunları: Kaygılı bağlanma ile sürekli onay aramak, kaçıngan bağlanma ile duygulardan uzaklaşmak ya da güvensiz bağlanma örüntüleri, ilişkilerde zorluklara yol açar.
  • Tekrarlayan ilişki döngüleri: Hep aynı partner tipine yönelmek, toksik ya da narsisistik ilişkilerden çıkamamak, travmatik bağlarla bağlanmak.
  • Sınır koymakta zorlanmak: “Hayır” diyememek, kendi ihtiyaçlarını geri plana atmak, sürekli fedakârlık yapmak.
  • Özgüven ve özdeğer sorunları: Çocukluktan gelen “yeterli değilim” inancı, başkalarının onayına bağımlı olma hissi.
  • Yas ve kayıp süreçleri: İlişki bitişleri, boşanmalar, aile içindeki kopuşlar ya da önemli kayıplar.
  • Travmalar ve etkileri: Çocukluk travmaları, duygusal ya da fiziksel istismar, yetişkinlikte yaşanan kırılmalar.

Bireysel terapi, bu alanlarda kişinin hem kendini hem de ilişkilerini daha derinden anlamasına; geçmişin yüklerinden özgürleşmesine destek olur.


Terapi Sürecinde Neler Değişir?

Bireysel terapi, yalnızca zor duyguları hafifletmek için değil, kişinin kendine ve ilişkilerine bakışını dönüştürmek için de önemli bir süreçtir. Zamanla küçük farkındalıklar birikir ve günlük hayata yansır.

  • Duygularla ilişki değişir: Yoğun kaygı, öfke ya da üzüntüyle başa çıkmak kolaylaşır. Kişi duygularını bastırmak yerine onları tanımayı ve yönetmeyi öğrenir.
  • Geçmişin etkileri görünür olur: Çocuklukta öğrenilen kalıpların bugünkü seçimlere nasıl yansıdığı fark edilir. Bu farkındalık, geçmişle bugünü ayırabilmenin ilk adımıdır.
  • Sınırlar güçlenir: “Hayır” diyebilmek ve kendi ihtiyaçlarını gözetmek daha doğal hale gelir. Bu da daha dengeli ilişkiler kurmayı mümkün kılar.
  • Benlik saygısı artar: Kişi değerini başkalarının onayına bağlamak yerine, içsel bir güven duygusu geliştirmeye başlar.
  • İlişkilerde dönüşüm yaşanır: Partner seçiminden iletişim biçimine kadar pek çok alanda daha bilinçli kararlar alınır. Tekrarlayan döngüler yerini daha sağlıklı bağlara bırakabilir.
  • Hayata bakış değişir: Sadece sorunları çözmek değil, aynı zamanda kendini tanımak ve yaşamına yeni bir yön vermek mümkün hale gelir.

Terapi sürecinde değişim çoğu zaman adım adım olur. Ancak bu küçük adımlar, kişinin hem iç dünyasında hem de ilişkilerinde kalıcı dönüşümler yaratır.


Terapiye Ne Zaman Başvurmalı?

Terapiye başvurmak için “çok zor bir noktaya gelmeyi” beklemek gerekmez. Bazen küçük işaretler bile destek alma ihtiyacını gösterir.

  • Kendinizi sık sık mutsuz, umutsuz ya da tükenmiş hissediyorsanız,
  • İlişkilerinizde sürekli aynı döngüleri yaşıyorsanız,
  • Çocuklukta yaşadıklarınızın bugün hâlâ etkisini hissettiğinizi fark ediyorsanız,
  • “Hayır” diyememek ya da sürekli fedakârlık yapmak sizi yıpratıyorsa,
  • Kaygı, öfke veya üzüntü gibi yoğun duygularla başa çıkmakta zorlanıyorsanız,
  • Ya da sadece kendinizi daha yakından tanımak ve yaşamınıza yeni bir yön vermek istiyorsanız…

Bunların her biri terapiye başvurmak için geçerli bir nedendir.

Unutmayın, terapiye gitmek bir “zayıflık” değil; kendinize verdiğiniz en güçlü hediyelerden biridir.


İlk Seans ve Gizlilik

Terapiye gelen birçok kişi ilk seans öncesinde “Ne konuşacağım?”, “Yeterince önemli sorunlarım var mı?”, “Ya yargılanırsam?” gibi sorularla kaygı duyabilir. Oysa ilk seans, kişinin kendini tanıtması ve yaşadığı zorluklara birlikte bakılması için bir başlangıçtır. Hazır hissetmediğiniz hiçbir konudan bahsetmek zorunda değilsiniz.

Bireysel terapide gizlilik esastır. Seanslarda paylaştığınız bilgiler, sizin onayınız olmadan başkalarıyla paylaşılmaz. Bu güvenli alan, danışanın iç dünyasını özgürce açabilmesi için temel bir koşuldur.

Terapist ve danışan arasındaki bu güven ilişkisi, sürecin etkili bir şekilde ilerlemesini sağlar. Çünkü terapi, ancak kişinin kendini güvende hissettiği bir ortamda derinleşebilir.


Bireysel Terapi Süresi Ne Kadardır?

Her terapinin süreci kişiye özeldir. Bazı kişiler için terapi, yaşadıkları belirli bir krizi aşmaya odaklanırken; bazıları için ise kendini, ilişkilerini ve geçmişten gelen kalıplarını derinlemesine anlamayı kapsayan daha uzun bir yolculuktur.

Kimi zaman birkaç ay süren bir süreç yeterli olabilir; kimi zaman da daha uzun bir çalışmaya ihtiyaç duyulabilir. Burada önemli olan, kişinin kendi ihtiyaçlarına göre ilerlemesi ve terapiyi bir “kendini tanıma yolculuğu” olarak görmesidir.

Terapi süresi, kullanılan yöntemlere, kişinin hazır oluşuna ve ele alınan konuların derinliğine bağlıdır. Örneğin; travmatik yaşantılar için uygulanan EMDR, bazı konularda daha hızlı bir rahatlama sağlayabilir. Ancak kişilik örüntüleri ya da ilişki döngüleri üzerinde çalışmak genellikle daha uzun soluklu bir süreci gerektirir. Bu noktada psikodinamik terapi veya şema terapi gibi yaklaşımlar, kişinin geçmiş deneyimleriyle bugün yaşadığı ilişkiler arasındaki bağlantıları anlamasına yardımcı olur.


Bireysel Terapi Hakkında Merak Edilenler

  1. Bireysel terapiye kimler başvurabilir?
    Duygusal zorluklar yaşayan, ilişkilerinde tekrar eden döngüleri fark eden, kendini daha iyi tanımak isteyen veya hayatında değişim arayışında olan herkes bireysel terapiye başvurabilir.
  2. Terapi ne kadar sürer?
    Süre kişiden kişiye değişir. Kimi zaman birkaç ay süren bir süreç yeterli olurken, kimi zaman daha derin konular için uzun vadeli bir çalışma gerekir. Önemli olan, kişinin kendi hızına saygı duymasıdır.
  3. Terapide gizlilik nasıl sağlanır?
    Seanslarda paylaşılan bilgiler gizli tutulur. Gizlilik, terapi sürecinin temelini oluşturur. Sadece kişinin kendine veya başkasına zarar verme riski varsa, bu durum farklı şekilde ele alınır.
  4. Hangi yöntemler kullanılır?
    Kullanılan yöntem danışanın ihtiyaçlarına göre belirlenir. Travmalar için EMDR, ilişkisel örüntüler için şema terapi, derinlemesine içgörü için psikodinamik terapi ya da diğer yaklaşımlar sürece dâhil edilebilir.
  5. Terapide konuşmak zorunda mıyım?
    Konuşmak terapinin temel bir parçasıdır; fakat duygularını ifade etmekte zorlanan danışanlar da olabilir. Bu durumda terapist süreci kolaylaştırır ve güvenli bir alan yaratır.
  6. Ne zaman olumlu sonuç alınır?
    Bu, kişinin yaşadığı zorluklara, terapiye bağlılığına ve kullanılan yönteme göre değişir. Düzenli seanslara katılmak ve sürece aktif şekilde dâhil olmak, değişimi hızlandırır.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar, psikodinamik yönelim ağırlıklı çalışmaktadır. Travmalarla çalışırken EMDR yöntemini, kişilik örüntüleriyle çalışırken Şema Terapiyi, ilişkilerde ise Gottman Çift Terapisi yaklaşımını kullanmaktadır. Özellikle narsisizm, bağlanma sorunları ve ilişkisel dinamikler üzerine yoğunlaşır. Yazılarında hem klinik deneyimlerinden hem de bilimsel araştırmalardan beslenerek psikolojik kavramları herkesin anlayabileceği bir dille aktarmayı amaçlar.

Kaynaklar:

  1. National Institute of Mental Health (NIMH). Psychotherapies.
Bireysel psikoterapi EMDR Terapisi Online EMDR Online Psikoterapi Psikodinamik Psikoterapi Şema Terapi
Önceki
Sonraki

İlgili Makaleler

Freud’un Rüya Analizi: Psikanalizin Kapısı
Freud’un Rüya Analizi: Psikanalizin Kapısı
10 Ocak 2024

"Rüyalar, bastırılmış arzuların gerçekleşmesidir." – Freud İnsanlık tarihinin...

Devamı
İlişkilerde Sınır Koymak Bencillik mi?
İlişkilerde Sınır Koymak Bencillik mi?
11 Eylül 2025

“Bencillik mi yapıyorum?” sınır koymaya niyetlenen pek çok kişinin içinden geçen...

Devamı
Oedipus Kompleksi ve Freud’un Psikanalitik Teorisi
Oedipus Kompleksi ve Freud’un Psikanalitik Teorisi
6 Haziran 2024

Oedipus Kompleksi, Sigmund Freud tarafından psikanalizin erken...

Devamı
Erteleme Nedir? Neden Erteleriz? Döngüyü Nasıl Kırarız?
Erteleme Nedir? Neden Erteleriz? Döngüyü Nasıl Kırarız?
22 Aralık 2023

Neden Erteleriz Erteleme, günlük yaşamın bir parçası haline gelmiş bir...

Devamı

Instagram

🩵 Günlük hayatın içinde çoğu zaman kendim 🩵 Günlük hayatın içinde çoğu zaman kendimizi duymadan, duygularımızı fark etmeden ilerleriz. Oysa küçük bir mola verip içimize döndüğümüzde değişimin ilk adımını atmış oluruz. Kendine Dönüş Rehberi, bu yolculukta sana eşlik etmesi için hazırlandı.

🦋 Yedi gün boyunca kısa okumalar, egzersizler ve sorularla kendine daha yakından bakmayı, duygularını tanımayı ve içindeki farklı sesleri keşfetmeyi deneyimleyeceksin. Bazen güçlü yanlarını hatırlayacak, bazen sınır koymayı çalışacak, bazen de içindeki küçük çocukla buluşacaksın. Her gün 10–15 dakikanı ayırman, kendinle kurduğun bağı güçlendirmek için yeterli.

✨Bu rehber terapi yerine geçmez. Ama farkındalığını artırmana, kendine daha şefkatli yaklaşmana ve geleceğe dair yeni niyetler koymana destek olabilir. 

🦋✨ Yolculuğun sonunda kendi notlarınla şekillenen kişisel bir defterin olacak: sana ait, sana yol gösteren bir pusula.

7 Gün 7 Adım: Kendine Dönüş Rehberi
	1.	Kendine Bakışın
	2.	Duyguların Haritası
	3.	İç Sesini Resmet
	4.	Güçlü Yanlarının Kolajı
	5.	“Hayır” Günlüğü
	6.	Küçük Çocuğa Mektup
	7.	Gelecek Benliğe Niyet

🔗 Kendine Dönüş Rehberi’ni profilimdeki linkten veya www.tugceturanlar.com’dan ücretsiz indirebilirsin.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
Travmatik ya da yıkıcı aile ortamlarında çocu Travmatik ya da yıkıcı aile ortamlarında çocuk, dış koşulları değiştiremeyeceği için hayatta kalma stratejisi olarak çoğu zaman suçu kendine yükler. Bu durum, “kontrol yanılsaması” yaratarak çaresizlik duygusunu hafifletir. Ancak çocuklukta geliştirilen bu mekanizma, yetişkinlikte de ilişkilerde kendini gösterir: partneri yüceltmek, sürekli özür dilemek ya da terk edilme korkusu yaşamak gibi örüntüler bu geçmiş stratejinin izleridir.

Bu durum özellikle kaygılı bağlanma eğiliminde ve narsisistik ilişkilerde çok görülür ❤️‍🩹

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
İlişkilerde sınır koymak çoğu zaman “benci İlişkilerde sınır koymak çoğu zaman “bencillik” olarak algılansa da, aslında hem kişinin hem de ilişkinin sağlığını koruyan bir adımdır. 

Sınır, duyguları, zamanı, enerjiyi ve değerleri koruyan görünmez bir çizgidir; sevgiyi azaltan bir duvar değil, ilişkiyi daha güvenli ve saygılı kılan bir çerçevedir. Sağlıklı sınırlar duygusal, fiziksel, dijital ya da değer temelli olabilir ve iletişime kapıyı kapatmaz; tam tersine beklentileri netleştirerek çatışmaları azaltır, iletişimi güçlendirir ve güvenli bağlanmayı destekler.

Bencillik algısının kökeninde genellikle kaygılı bağlanma örüntüleri, “fedakârlık = sevgi” gibi kültürel kalıplar ve çocuklukta “hayır” demeyle ilişkilenen suçluluk duyguları vardır. Oysa sınır koyabilen kişi, partnerine de alan tanır; bu da saygıyı ve güveni artırır. 

Gottman Çift Terapisi’nde de vurgulandığı gibi, mutlu çiftler hem “biz” olmayı hem de “ben” kalabilmeyi başarır ❤️

Kısacası, sınır koymak sevgisizliğin değil özsaygının göstergesidir; gerçek yakınlık ise sınırların yok sayılmasıyla değil, kabul edilip saygı duyulmasıyla mümkündür.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Günümüzde ayrılıklar artık sadece yüz yüze Günümüzde ayrılıklar artık sadece yüz yüze yaşanan bir deneyim değil; sosyal medya da bu sürecin önemli bir parçası haline geldi 💔

Eski partnerin paylaşımlarını görmek, hikâyelerini takip etmek ya da ortak fotoğraflarla karşılaşmak, duygusal toparlanmayı zorlaştırabilir. 

Kaygılı bağlanan kişiler ayrılık sonrası sosyal medyada daha yoğun “takip” davranışı gösterirken; kaçınan bağlanan kişiler genellikle tüm dijital izleri silmeyi tercih eder. 

Modern ilişki dinamikleri arasında yer alan “ghosting” (aniden ortadan kaybolma) ve “breadcrumbing” (ufak mesajlarla umut verip ilişkiyi sürüncemede bırakma) gibi davranışlar ise bu süreci daha da karmaşık hale getirebilir.

🔗 Yazının tamamını www.tugceturanlar.com’da okuyabilirsiniz 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Görmezden Gelen Ebeveynin Çocuğu Olmak ❤️‍🩹Çocuklukta ebeveyn tarafından duygusal olarak görülmemek, yani duygusal ihmal, bireyin benlik algısı, duygularını düzenleme becerisi ve ilişkilerinde derin izler bırakır.

* Çocuklukta: Temel ihtiyaçlar karşılanır ama duygusal sıcaklık, aynalanma ve düzenleyici ilişki deneyimi eksik kalır. Çocuk, sessizlikle kabul edilmeyi öğrenir. Bu da içe kapanma, yalnızlık ve yetersizlik duygularına yol açar.

* Yetişkinlikte: Duygularını ifade etmekte zorlanma, ya bastırma ya da yoğun ve kontrolsüz dışavurum şeklinde görülür. İlişkilerde aşırı uyum sağlama veya duygusal mesafe koyma eğilimleri gelişebilir. Karar vermede güçlük, onay arayışı, kaygı ve depresyon gibi sorunlar sık görülür.

* Onay ihtiyacı: Görülmeyen çocuk, yetişkin olduğunda değeri onay üzerinden tanımlar. Bu ya pasif bir uyum (sessizlik, memnun etme) ya da aktif bir onay arayışı (mükemmeliyetçilik, sürekli doğru olma çabası) olarak ortaya çıkar.

* İyileşme: Duyguların fark edilmesi, adlandırılması, öz-şefkat, sınır koyma ve kendini ifade etme becerilerinin güçlendirilmesiyle mümkündür. Güvenli ve düzenleyici ilişkiler, özsaygıyı ve duygu düzenleme kapasitesini destekler.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biç Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biçimimizi önemli ölçüde şekillendirir. Bu farkındalık, yaşanan tepkilerin kişisel bir yetersizlik değil, geçmişten gelen bağlanma dinamiklerinin doğal bir yansıması olduğunu hatırlatır. Kendi bağlanma stilimizi tanımak, hem ayrılık sürecinde duygularımızı anlamlandırmamıza hem de gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar.

Güvenli Bağlanma

* Yakınlıktan korkmaz, duygularını ifade eder.
* Ayrılıkta üzüntüyü kabul eder, sosyal destekle iyileşmeye yönelir.
* Daha hızlı toparlanır ve sağlıklı ilişkiler kurma olasılığı yüksektir.

Kaygılı Bağlanma
* Reddedilme korkusu taşır, partneri kaybetmemek için yoğun çaba gösterir.
* Ayrılık sonrası yoğun acı, çaresizlik ve takıntılı düşünceler yaşar.
* Eski partnerle teması sürdürme girişimleri sık görülür.

Kaçıngan Bağlanma
* Yakınlıktan rahatsız olur, duygusal bağı sınırlı tutar.
* Ayrılık sonrası soğukkanlı görünür, acıyı bastırmaya çalışır.
* Bastırılan duygular uzun vadede yalnızlık ya da öfke olarak geri döner.

Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
* Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten korkar.
* Ayrılıkta duyguları dalgalanır; özlem ve öfke arasında gidip gelir.
* Bu çelişkiler iyileşmeyi ve yeni ilişkileri zorlaştırır.

Ortak Noktalar 🌹
* Ayrılık bir kayıp deneyimidir ve yas süreciyle benzerlik gösterir.
* Benlik algısı sarsılabilir, kişi değerini sorgulayabilir.
* Zamanla çoğu birey ayrılığı kabullenir ve yeni başlangıçlar yapar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Instagram'da takip et

Öne Çıkan Konular

  • Narsisizm
  • İstismar ve Manipülasyon
  • Bağlanma Stilleri
  • Psikodinamik Terapi
  • EMDR
  • Şema Terapi
  • Gottman Çift Terapisi

Son Eklenenler

  • Bağlanma Stilleri: Neden Zıt Kişiliklere Çekiliriz?
  • Maladaptive Daydreaming – Aşırı Hayal Kurmak Bir Hastalık mı?
  • Bipolar Bozukluk Nedir? Belirtileri, Türleri ve Tedavi Yöntemleri
  • Kişilik Bozukluklarında EMDR Terapisi
  • Travmatik Anılar ve EMDR Terapisi: TSSB Belirtilerinde İyileşme
  • İlişkilerde Değişim ve Güçlü Bağların Sırları

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz