Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

DEHB’li Biriyle İlişki Yaşamak

Yazar: Tuğçe Turanlar19 Ocak 2025 ADHD, Çift Terapisi, Dürtü Kontrol Bozukluğu, İlişkiler0 Yorum
[ez-toc]

Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), hem çocukluk hem de yetişkinlik döneminde görülebilen nörogelişimsel bir bozukluktur. DEHB ilişkilerde çeşitli zorluklara yol açabilir; ancak anlayış ve destekle sağlıklı bir ilişki kurmak mümkündür. Bu makalede DEHB’nin ne olduğundan ilişki dinamiklerine kadar bilmeniz gereken her detayı bulabilirsiniz.


DEHB Nedir

DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu), dikkat sorunları, aşırı hareketlilik ve dürtüsellik ile karakterize bir bozukluktur. Genellikle çocuklukta teşhis edilse de, yetişkinlikte de semptomlarını göstermeye devam eder. DEHB olan yetişkinlerin çoğu, zaman yönetimi, organizasyon ve odaklanma konularında zorluklar yaşar.

Ana Belirtiler

Hiperodaklanma: Belirli bir konuya ya da aktiviteye aşırı odaklanma, diğer alanları ihmal etme.

Dürtüsellik: Ani kararlar alma, sabırsızlık ya da düşünmeden harekete geçme.

Duygu Düzenleme Sorunları: Duyguları kontrol etmekte zorlanma; öfke, hayal kırıklığı ya da sabırsızlık.

Zaman Yönetimi Sorunları: Randevulara ya da görevlere yetişememe, kronik geç kalma.

Çalışma Belleği Problemleri: Bilgileri düzenleme ve hatırlama konularında yaşanan aksaklıklar.


DEHB’li Biriyle İlişkide Ortaya Çıkabilecek Zorluklar

İletişim Sorunları: Karşı tarafın sözünü kesme, konudan çabuk kopma veya dikkati toparlayamama gibi durumlar tartışmalara yol açabilir.

Planlama ve Sorumluluk: DEHB’li bireyler, ev işlerinden randevulara kadar pek çok konuda organizasyon problemi yaşayabilir. Bu durum, ilişkideki diğer kişi üzerinde ekstra yük oluşturabilir.

Stres ve Anksiyete: DEHB belirtileri, hem DEHB’li kişide hem de partnerde strese neden olabilir. Anksiyete bozukluğu veya depresyon gibi ek tanılar da tabloyu karmaşıklaştırabilir.

Duygusal Dalgalanmalar: DEHB’li kişiler duygusal olarak hızlı iniş-çıkışlar yaşayabilir. Bu durum ilişki dinamiğini zorlayabilir ve sürekli bir destek ihtiyacı ortaya çıkarabilir.


Destekleyici Stratejiler ve İpuçları

Bilgi Edinin

  • Araştırma Yapın: DEHB hakkında güvenilir kaynaklardan bilgi toplayın. Partnerinizin yaşadığı zorlukları anlamak, onunla empati kurmanızı kolaylaştıracaktır.
  • Uzmanlara Danışın: Psikiyatrist, psikolog veya aile terapisti gibi profesyonellerden yardım almak, hem bireysel hem de çift olarak yararlı olabilir.

Açık ve Net İletişim Kurun

  • Göz Teması: Konuşurken mümkün olduğunca göz teması kurmak, dikkati toplamasına yardımcı olur.
  • Kısa ve Net Cümleler: Çok uzun ve karışık cümleler yerine net ve doğrudan ifadeler kullanmak, anlaşılırlığı artırır.
  • Sabır Gösterin: Karşınızdaki kişinin bazen hızlı düşünmesi veya konudan kopması normaldir. Ona anlayışla yaklaşın.

Ortak Planlama Yapın

  • Takvim Kullanımı: Ortak bir dijital takvim ya da duvar takvimi kullanarak randevuları, görevleri ve önemli tarihleri takip edebilirsiniz.
  • Liste ve Notlar: Yazılı hatırlatıcılar veya telefon uygulamalarıyla partnerinizin dikkatini önemli konulara çekmek daha kolay olur.
  • Görev Dağılımı: Yapılacak işlerin herkesin becerisine ve zamanına uygun şekilde bölüşülmesi, adil bir düzen oluşturur.

Duygusal Destek ve Motivasyon

  • Olumlu Geri Bildirim Verin: DEHB’li bireyler eleştiriye hassas olabilir. Pozitif yönlerini sıkça vurgulamak, kendilerine güvenlerini artırır.
  • Küçük Başarıları Kutlayın: Küçük de olsa başarıları takdir etmek, motivasyonu yüksek tutar.
  • Empati Kurun: Onun yaşadığı zihinsel zorlukları anlamaya çalışın ve ihtiyaç duyduğunda dinleyici olun.

Sınırlar ve Öz Bakım

  • Kendi İhtiyaçlarınızı İhmal Etmeyin: Sürekli partnerinizi düşünmek yorucu olabilir. Kendi fiziksel ve duygusal sağlığınızı korumak için sınırlar belirleyin.
  • Ortak Çözümler Bulun: İlişkide yaşadığınız sorunları konuşarak ortak kararlar almaya özen gösterin.
  • Stres Yönetimi: Meditasyon, egzersiz veya hobi edinmek her iki taraf için de faydalı olacaktır.

Profesyonel Yardım

Online psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.


Sonuç

DEHB’li biriyle ilişki yaşamak, zaman zaman zorlu olsa da, karşılıklı anlayış ve doğru stratejilerle sağlıklı ve tatmin edici bir hâle getirilebilir. Bilgi sahibi olmak, profesyonel destek almak ve açık iletişim kurmak bu süreçte çok önemli adımlardır. Unutmayın ki her ilişkinin dinamikleri farklıdır; bu nedenle, sizin ve partnerinizin ihtiyaçlarına göre en iyi yöntemleri belirlemek için birlikte çaba göstermek anahtar rol oynar.

Uzman Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar


Kaynaklar / Referanslar

  1. CHADD (Children and Adults with Attention-Deficit/Hyperactivity Disorder)
  2. National Institute of Mental Health (NIMH)
  3. Mayo Clinic
  4. American Psychological Association (APA)
Devamı
featured_image

Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı) Nedir

Yazar: Tuğçe Turanlar6 Haziran 2024 Dürtü Kontrol Bozukluğu, Travma0 Yorum

Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı)

Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı), bireylerin kendi saçlarını koparma dürtüsüne karşı koyamamasıyla karakterize edilen bir dürtü kontrol bozukluğudur. DSM-5’te (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) “Obsesif Kompulsif ve İlişkili Bozukluklar” kategorisinde yer alır. Trikotillomani, genellikle kafa derisinde, kaşlarda ve kirpiklerde saç kaybına neden olur. Bu durum genellikle stres, kaygı veya sıkıntı gibi duygusal durumlarla ilişkilidir ve çoğunlukla ergenlik döneminde başlar.

Belirtileri

Trikotillomani belirtileri şunları içerir:

  • Tekrarlayan saç çekme davranışı.
  • Saç kaybının olduğu bölgelerde belirgin boşluklar.
  • Saç çekme dürtüsüne karşı koyamama.
  • Saç çekme sonucunda rahatlama veya memnuniyet hissi.
  • Saç çekme davranışını gizleme çabası.

Nedenleri

Trikotillomani’nin kesin nedenleri bilinmemekle birlikte, birkaç faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.

  1. Genetik Yatkınlık: Araştırmalar, trikotillomani’nin genetik bir bileşeni olabileceğini göstermektedir. Birinci derece akrabalarında trikotillomani olan bireylerde bu bozukluğun görülme olasılığı daha yüksektir (Stein et al., 2006).
  2. Biyolojik Faktörler: Beyindeki serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği, trikotillomaniye katkıda bulunabilir. Yapılan çalışmalarda, beyindeki beyaz madde anormallikleri ile trikotillomani arasında bir bağlantı bulunmuştur (Chamberlain et al., 2009).
  3. Psikolojik Faktörler: Stres, kaygı, depresyon veya travmatik yaşantılar, trikotillomani riskini artırabilir. Psikodinamik teorilere göre, saç çekme davranışı, bilinçdışı çatışmaların dışa vurumu olabilir (Grant et al., 2010).
  4. Çevresel Faktörler: Çocuklukta yaşanan travmalar veya zorlayıcı yaşam olayları, trikotillomani gelişiminde rol oynayabilir.

Yaygınlık

Trikotillomani, genel popülasyonda %0.5-2 oranında görülmektedir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık %1’lik bir yaygınlık oranı bildirilmiştir, bu da yaklaşık 2.5 milyon kişinin bu durumdan etkilenebileceği anlamına gelir (TrichStop, 2023). Çocuklukta kız ve erkek çocuklarda eşit oranda görülürken, yetişkinlikte kadınlarda daha yaygındır (Recovery Village, 2023). Çocuklukta başlayan vakaların çoğu ergenlik döneminde devam eder ve tedavi edilmezse yetişkinlikte de sürebilir.

Tedavi Yöntemleri

Trikotillomani tedavisi, bireyin ihtiyaçlarına ve durumun ciddiyetine bağlı olarak değişir. Yaygın tedavi yöntemleri şunlardır:

  1. Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, bireyin saç çekme davranışını tetikleyen düşünce ve duyguları tanımlamasına ve bu davranışları değiştirmesine yardımcı olur.
  2. EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme): EMDR, travmatik anıların işlenmesi ve duyarsızlaştırılması yoluyla saç çekme davranışını azaltmada etkili olabilir. Bazı çalışmalarda, EMDR’nin trikotillomani tedavisinde umut verici sonuçlar verdiği gösterilmiştir (Marquette & North, 2016).
  3. Psikodinamik Terapi: Psikodinamik terapi, bilinçdışı çatışmaların ve duygusal süreçlerin anlaşılmasına odaklanır. Bu terapinin, trikotillomani gibi dürtü kontrol bozukluklarının tedavisinde etkili olabileceği öne sürülmüştür. Psikodinamik yaklaşımlar, bireyin geçmiş deneyimlerinin ve ilişkilerinin mevcut davranışlarını nasıl etkilediğini anlamasına yardımcı olur (Shapiro, 2005).
  4. Mindfulness ve Rahatlama Teknikleri: Stres yönetimi ve rahatlama teknikleri, saç çekme dürtüsünü azaltmada etkili olabilir. Mindfulness temelli terapiler, bireylerin dürtüleriyle başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur (Penza et al., 2006).

Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı), yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen bir bozukluktur. Ancak, uygun tedavi yöntemleri ve destekle, bireyler bu bozukluğun üstesinden gelebilir ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilir. Trikotillomani belirtileri gösteren bireylerin, bir uzmana başvurmaları ve profesyonel yardım almaları önemlidir. Bu sayede, doğru tedavi yöntemleri belirlenerek, saç çekme dürtüsü kontrol altına alınabilir ve bireylerin yaşam kalitesi artırılabilir.

Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı) Nedir

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji

Araştırmalar ve Referanslar

  • Chamberlain, S. R., Hampshire, A., Menzies, L. A., Garyfallidis, E., Grant, J. E., Odlaug, B. L., … & Sahakian, B. J. (2009). Reduced brain white matter integrity in trichotillomania: a diffusion tensor imaging study. Archives of General Psychiatry, 67(9), 965-971. doi:10.1001/archgenpsychiatry.2010.101
  • Christenson, G. A. (1995). Trichotillomania: From prevalence to comorbidity. Psychiatric Clinics of North America, 18(4), 773-796.
  • Grant, J. E., Odlaug, B. L., & Potenza, M. N. (2010). Clinical characteristics of trichotillomania with and without co-occurring affective disorders. Journal of Anxiety Disorders, 24(6), 703-709. doi:10.1016/j.janxdis.2010.05.004
  • Marquette, L., & North, C. (2016). Effectiveness of Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) in the Treatment of Trichotillomania. Journal of EMDR Practice and Research, 10(4), 254-265. doi:10.1891/1933-3196.10.4.254
  • Penza, K. M., Heimberg, R. G., & Mennin, D. S. (2006). A cognitive-behavioral model of anxiety in social phobia. In G. C. L. Davey (Ed.), Worry and its psychological disorders: Theory, assessment and treatment (pp. 115-132). John Wiley & Sons, Ltd. doi:10.1002/9780470713143.ch6
  • Shapiro, F. (2005). Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Therapy, Third Edition: Basic Principles, Protocols, and Procedures. The Guilford Press.
  • Stein, D. J., Grant, J. E., Franklin, M. E., & Keuthen, N. J. (2006). Trichotillomania (hair pulling disorder), skin picking disorder, and stereotypic movement disorder. In Handbook of Obsessive-Compulsive Disorder and Related Disorders (pp. 291-311). Cambridge University Press.
  • Swedo, S. E., Leonard, H. L., Rapoport, J. L., Lenane, M., & Goldberger, E. (1989). Treatment of trichotillomania with clomipramine: A double-blind, placebo-controlled crossover study. Archives of General Psychiatry, 46(5), 438-444. doi:10.1001/archpsyc.1989.01810050050007
Devamı

Instagram

klinikpsikologtugceturanlar

Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biç Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biçimimizi önemli ölçüde şekillendirir. Bu farkındalık, yaşanan tepkilerin kişisel bir yetersizlik değil, geçmişten gelen bağlanma dinamiklerinin doğal bir yansıması olduğunu hatırlatır. Kendi bağlanma stilimizi tanımak, hem ayrılık sürecinde duygularımızı anlamlandırmamıza hem de gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar.

Güvenli Bağlanma

* Yakınlıktan korkmaz, duygularını ifade eder.
* Ayrılıkta üzüntüyü kabul eder, sosyal destekle iyileşmeye yönelir.
* Daha hızlı toparlanır ve sağlıklı ilişkiler kurma olasılığı yüksektir.

Kaygılı Bağlanma
* Reddedilme korkusu taşır, partneri kaybetmemek için yoğun çaba gösterir.
* Ayrılık sonrası yoğun acı, çaresizlik ve takıntılı düşünceler yaşar.
* Eski partnerle teması sürdürme girişimleri sık görülür.

Kaçıngan Bağlanma
* Yakınlıktan rahatsız olur, duygusal bağı sınırlı tutar.
* Ayrılık sonrası soğukkanlı görünür, acıyı bastırmaya çalışır.
* Bastırılan duygular uzun vadede yalnızlık ya da öfke olarak geri döner.

Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
* Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten korkar.
* Ayrılıkta duyguları dalgalanır; özlem ve öfke arasında gidip gelir.
* Bu çelişkiler iyileşmeyi ve yeni ilişkileri zorlaştırır.

Ortak Noktalar 🌹
* Ayrılık bir kayıp deneyimidir ve yas süreciyle benzerlik gösterir.
* Benlik algısı sarsılabilir, kişi değerini sorgulayabilir.
* Zamanla çoğu birey ayrılığı kabullenir ve yeni başlangıçlar yapar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fi Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fiziksel sınırlarla değil, duygusal ve dijital alanlarla da şekillendiğini ortaya koyan bir kavramdır. 

Sosyal medyada flörtöz etkileşimler, eski sevgiliyle gizli mesajlaşmalar ya da partnerden saklanan yakınlıklar, görünürde küçük olsa da güveni zedeleyebilir. Bu davranışların ortak özelliği gizlilik, duygusal yatırım ve ilgi odağının partnerden başkasına kaymasıdır. Bu nedenle mikro aldatma, ilişkilerde belirsizlik ve güvensizlik duygularını tetikleyerek büyük krizlere yol açabilir❤️‍🩹

Bununla birlikte, her davranışın mikro aldatma sayılıp sayılmayacağı çiftlerin ortak sınırlarına bağlıdır. Bazı ilişkilerde eski sevgiliyle iletişim önemsiz görülebilirken, başka bir ilişkide bu durum ciddi bir güven sorununa dönüşebilir. Bu nedenle mikro aldatmayı anlamanın anahtarı, partnerlerin açık iletişim kurması, sınırlarını netleştirmesi ve birbirlerinin hassasiyetlerini gözetmesidir. Şeffaflık ve empati, mikro aldatmanın ilişkilerde yıkıcı bir tehdit olmaktan çıkıp, güveni güçlendiren bir farkındalık alanına dönüşmesini sağlayabilir 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi? Aşa 🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi?

Aşağıdaki cümlelerden hangileri size daha tanıdık geliyor?

1. Başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyarım ve bu benim değerimi kanıtlar.
2. Çoğu zaman empati kurmakta zorlanırım ve mesafeli dururum.
3. İlişkilerde kontrolün bende olmasını isterim.
4. Kendimi çoğu zaman kurban gibi hissederim.
5. Kabul görmek için uyum sağlarım, bazen de kendimden vazgeçerim.
6. Partnerimin başarılarını ve güçlü yanlarını kendi kimliğime katmaya çalışırım.

👉 Eğer daha çok 1-2-3 size uyuyorsa, erkek narsisizmine özgü yönler sizde daha baskın olabilir.

👉 Eğer daha çok 4-5-6 size uyuyorsa, dişi narsisizme özgü yönler sizde daha fazla olabilir.

(Bu test bir tanı aracı değildir; sadece farkındalık yaratmayı amaçlar.)

Barbel Wardetzki, Almanya’da narsisizm üzerine çalışan terapist ve yazar. Onun “Dişi ve Erkek Narsisizm” diye yaptığı ayrım, biyolojik cinsiyetten çok narsisizmin iki farklı dışavurum biçimini anlatıyor:

1. “Erkek narsisizm” (männlicher Narzissmus)

* Daha çok gösterişli, dışa dönük, üstünlük vurgulu bir tarzı ifade eder.
* Tipik özellikler: kibir, grandiyözlük, başarıya ve güce odaklanma, sürekli takdir arama.
* Dışarıdan güçlü, etkileyici, hatta “dokunulmaz” görünür.
* Yani bu daha çok toplumun “maskülen güç” imgeleriyle örtüşüyor.

2. “Dişi narsisizm” (weiblicher Narzissmus)

* Daha çok ilişki odaklı, bağımlı, onay arayışlı bir narsisizm biçimi.
* Tipik özellikler: sürekli sevilme, kabul görme, vazgeçilmez olma ihtiyacı; fedakârlık yaparak değer kazanma çabası.
* Dışarıdan uyumlu, alçakgönüllü biri gibi görünebilir ama altında derin bir değersizlik ve onaylanma açlığı vardır.
* Bu da toplumun “feminen uyum” beklentileriyle bağlantılıdır.

👉 Wardetzki’nin asıl vurgusu şu: Her iki biçim de özde aynı narsisistik yarayı (değersizlik ve reddedilme korkusu) saklar, sadece toplumda öğrenilen rollere göre farklı maskelerle dışa vurulur.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
❤️‍🩹 Duygu köprüsü, geçmişte yaşadığımız yoğun bir duygunun, bugün benzer bir durumla karşılaştığımızda yeniden tetiklenmesidir. 

İlişkinizdeki Duygu Köprüsünü Keşfetmek İçin Kendinize Aşağıdaki Soruları Sorabilirsiniz

Partnerimin bu davranışı bende hangi duyguyu tetikledi?

Bu duyguyu ilk kez hayatımda ne zaman hissetmiştim?

Geçmişte bu duyguyu hissettiğim olay kiminle yaşanmıştı?

Şu anki tepkim gerçekten bugünkü duruma mı ait?

Bu farkındalık, ilişkide nasıl daha sağlıklı bir tepki vermeme yardımcı olabilir?

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık 🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık açısından anlamak için üç parçaya ayıralım:

1. Döngüyü tanımak

Travmatik bağlanmada ilişkiler genelde şu döngüyü izler:
1. Yakınlık / balayı dönemi → Partner çok sevgi dolu, özel hissettiriyor.
2. Gerginlik → Eleştiri, uzaklaşma, küçümseme başlıyor.
3. İncitme → Kötü davranış, ihanet, şiddet, duygusal manipülasyon.
4. Telafi → Özür, sevgi gösterileri, “bir daha olmayacak” sözleri.
5. Döngü tekrar başlar.

Soru: Sizin deneyiminizde bu tür iniş-çıkışlar olmuş muydu? Varsa, genelde hangi aşamada ilişkiye daha çok tutunma hissi geliyordu?

2. Bağlılığı güçlendiren psikolojik mekanizmalar

* Dopamin ve adrenalin dalgalanmaları: Yoğun kötü-iyi geçişleri beynin ödül sistemini etkiler.
* Umut bağı: “Bir gün hep iyi olacak” beklentisi.
* Kendi değer algısının bağa bağlanması: “O beni severse değerliyim” inancı.
* Yalnızlık ve korku: İlişkinin bitmesinin yarattığı boşluk korkusu.

Mini farkındalık çalışması: 1 dakika boyunca gözlerinizi kapatıp şunu fark edin: “Onu düşününce midemde/kalbimde/hissiyatımda nasıl bir duygu ya da gerginlik oluyor?”

3. Döngüyü kırmaya yönelik ilk farkındalık adımları

* Gerçeklik listesi tut: Onun hem iyi hem kötü anlarını tarafsızca yazmak, zihnin sadece “iyi” anlara tutunmasını dengeler.
* İçsel ihtiyaçları keşfet: Bu bağ, hangi çocukluk ihtiyacını (güven, onay, sevgi) tetikliyor?
* Destek ağı: Güvendiğin kişilerle yaşadığın döngüyü konuşmak, yalnızlık hissini azaltır.
* Küçük kopuş pratikleri: Tamamen kopmak zor geliyorsa, önce mesajlaşma süresini, görüşme sıklığını kademeli azaltmak.

Umarım bu bilgiler yolunuzu aydınlatmaya yardımcı olur 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Hayatımız boyunca sıklıkla kendimize ya da başkalarına “Bu normal mi?” diye sorarız. Peki, aslında “normal” nedir? Kim belirler, neye göre değişir? “Normal”, çoğu zaman toplumun ortalama kabul ettiği davranış, düşünce ve duyguları ifade eden bir kavram olarak kullanılır. Ancak bu sınırların kesin ve değişmez olduğunu söylemek mümkün değildir.

Çünkü “normal”, kültüre, zamana, yaşanılan çevreye ve hatta kişinin yaşam dönemine göre farklılık gösterir. Bir toplumda kabul gören bir davranış, başka bir toplumda yadırganabilir. Hatta aynı toplumda bile yıllar geçtikçe normal kabul edilen şeyler değişebilir. Bir dönem tabu olarak görülen konular, bugün gündelik sohbetlerin parçası haline gelebilir.

Psikolojide ise “normal” ve “anormal” ayrımı, çoğu zaman işlevsellik üzerinden yapılır. Bir davranış ya da duygu, kişinin günlük yaşamını ve ilişkilerini olumsuz etkilemeye başladığında, bu durumun üzerinde durmak gerekebilir. Fakat burada da kesin bir çizgi çizmek zordur; çünkü her insanın başa çıkma yolları, duygu yoğunluğu ve yaşam deneyimleri birbirinden farklıdır.

✨✨✨✨

“Tut ki şu anda gece yarısı aniden güneş doğuveriyor. Gece yarısında! Zerre kadar şaşırtmaz mı bu seni?’
‘Hayır’ diye yanıtlıyorum, ‘bu, zerre kadar şaşırtmaz beni.’
Barcelonalı saatçi yüksek sesle: ‘Ben şaşırırdım yahu! Hatta o kadar ki, herhalde kafayı oynatırdım’ dedi.
İşte tam burada Salvador Dali sadece kendine özgü o görkemli hazır yanıtlarından birini yumurtluyor:
‘Bende ise tam tersi! Kafayı oynatanın güneş olduğunu düşünürdüm.’

Bir Dahinin Güncesi
Salvador Dalí
Instagram'da takip et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • Bağlanma Stili ve Ayrılıkla Başa Çıkma
  • Mutluluk Korkusu: Neden Bazı İnsanlar Mutluluk Hissinden Kaçar?
  • Mikro Aldatma ve İlişkiler
  • Dişi ve Erkek Narsisizm: İlişkilerde İki Farklı Yüz
  • İlişkilerde Pygmalion Etkisi: Beklentilerimiz Bizi Nasıl Şekillendirir?
  • Kuşaklararası Travma Aktarımı

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz