Travma Terapisi: Gerçek Nedir?
Travma terapisi, geçmişte yaşanan acı dolu anılarla yüzleşmek için değil, bu anıların hayatımız üzerindeki etkilerini anlamlandırmak ve hafifletmek için yapılan bir çalışmadır. Travma, yaşamımızda derin izler bırakabilir; ancak travma terapisi bu izleri silmeyi değil, onların hayatımıza olan etkisini azaltmayı amaçlar.
Travmanın Doğası ve Etkileri
Travma, yalnızca zihinsel bir deneyim değildir. Bedenimizde de derin izler bırakır. Dr. Bessel van der Kolk’un The Body Keeps the Score kitabında belirttiği gibi, travmatik anılar beynimizin normal işleyişini kesintiye uğratır ve sinir sistemimizi etkiler. Bu etkiler, güvenlik hissimizi bozarak “geçmişte sıkışıp kalmış” gibi hissetmemize neden olur.
Travma terapisi, bu anıları tekrar tekrar konuşarak acıyı derinleştirmez. Bunun yerine, bu anılar üzerinde çalışarak onların üzerimizdeki kontrolünü azaltmayı ve daha dengeli bir yaşam sürdürmeyi hedefler.
Dayanıklılık Penceresi: Güvende Hissetmek
Travma terapisi sırasında, bireyin “dayanıklılık penceresi” içinde çalışması büyük önem taşır. Bu kavram, Dr. Dan Siegel tarafından geliştirilmiş ve kişinin duygusal olarak dengede kalabileceği, zor duygularla başa çıkabileceği alanı ifade eder. Terapistler, bireyin bu pencere içinde kalmasına yardımcı olarak, terapi sürecinin yeniden travmatize edici olmasını önler.
Dayanıklılık penceresi içinde kalan birey:
- Zorlayıcı duygularla başa çıkabilir.
- Anda kalmayı başarabilir.
- Duygusal dengesini yeniden kazanabilir.
Travmanın Bedensel Boyutu
Travma yalnızca zihnimizde değil, bedenimizde de yaşar. Peter Levine’nin geliştirdiği Somatik Deneyimleme yöntemi, bedenimizde depolanan travma izlerini anlamaya ve serbest bırakmaya odaklanır. Bu süreçte, bedenimizdeki travmatik enerjiyi fark eder ve yönetmeyi öğreniriz.
Aynı şekilde, EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme) yöntemi de travmatik anıların işlenmesine olanak tanır. Bu yöntem sayesinde, geçmişte “kilitli” kalan travmatik anılarımızı güvenli bir şekilde yeniden işler ve üzerimizdeki etkilerini azaltırız.
Parça Çalışması: Kendimizi Tanımak
Travma terapisi, bireyin içsel dünyasını keşfetmesine de yardımcı olur. Richard Schwartz’ın İçsel Aile Sistemi Terapisi yaklaşımında, bireyin içindeki farklı parçaların travmatik deneyimlere karşı savunma mekanizması geliştirdiği vurgulanır. Bu parçalar, çoğu zaman korku, öfke veya korunma duygularını taşır.
Terapide bu parçalarla savaşmak yerine, onları anlamak ve kabul etmek hedeflenir. Bu sayede, kendi içsel bütünlüğümüzü yeniden inşa ederiz.
Çift Farkındalık: Geçmiş ve Şimdi Arasında Dengede Kalmak
Travma terapisi, bireyin bir yandan geçmişteki anıları işlerken diğer yandan şu anda güvende olduğunun farkında olmasını sağlar. Çift farkındalık yaklaşımı, bireyin:
- Travmatik anıları yeniden işlerken bunaltıcı hissetmesini önler.
- Anda kalma becerisini geliştirir.
- Güvenli bir alan yaratarak iyileşme sürecine destek olur.
Travma Terapisinin Nihai Amacı
Travma terapisi, kırılmış olanı düzeltmekle ilgili değildir. Aksine, bireyin kendi gücünü keşfetmesine ve yaşamına daha anlamlı bir şekilde devam etmesine olanak tanır. Travmanın bozduğu yönleri yeniden inşa etmek, içsel bütünlüğü sağlamak ve şefkatle kendimize yaklaşmak, bu sürecin sunduğu en kıymetli hediyelerdir.
Travma terapisi sayesinde, geçmişin ağırlığından kurtularak kendimizle ve hayatımızla yeniden bağ kurabiliriz.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Online psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.
Kaynaklar
- Levine, P. A., & Frederick, A. (2015). Kaplanı uyandırmak: Travmayı iyileştirmek (Z. Yalçınkaya, Çev.). İstanbul: Butik Yayıncılık.
- Shapiro, F. (2017). EMDR: Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (3. baskı). İstanbul: Okuyan Us Yayınları.
- Siegel, D. J. (1999). Gelişen Zihin: İlişkiler ve Beynin Kim Olduğumuzu Şekillendirmesi (Çev. İ. Y. Altınışık). İstanbul: Alfa Yayınları.
- Van der Kolk, B. A. (2019). Beden kayıt tutar: Beyin, zihin ve bedenin travmayı iyileştirmesi (A. Aydoğan, Çev.). Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
- Schwartz, R. C. (1995). İçsel Aile Sistemleri Terapisi (Çev. İ. Y. Altınışık). İstanbul: Alfa Yayınları.
Depresyondaki Partnerime Nasıl Yardım Edebilirim?
İçindekiler
ToggleDepresyondaki Partnerime Nasıl Yardım Edebilirim? Depresyon, kişinin ruh halini, düşüncelerini ve davranışlarını derinden etkileyen ciddi bir ruh sağlığı problemidir. Bu durum sadece depresyon yaşayan kişiyi değil, onun çevresindeki insanları, özellikle de partnerini önemli ölçüde etkiler. Eğer romantik ilişkinizde partnerinizin depresyonda olduğunu düşünüyorsanız, ona destek olmak için atabileceğiniz doğru adımları bilmek önemlidir. Peki, depresyondaki partnerinize nasıl davranmalısınız?
Depresyon Nedir ve Partnerinizi Nasıl Etkiler
Depresyon, kişinin duygu durumunu, düşüncelerini ve davranışlarını etkileyen karmaşık bir bozukluktur. Depresyonun belirtileri arasında enerji kaybı, ilgisizlik, düşük özgüven, aşırı ya da az uyuma, iştah değişiklikleri, kararsızlık ve hatta intihar düşünceleri yer alabilir. Partneriniz depresyondaysa, bu durum onun yaşam kalitesini düşürdüğü gibi romantik ilişkinizin dinamiklerini de değiştirebilir. İlk adım, depresyonun ne olduğunu ve partnerinizin yaşadıklarının iradesizlikten değil, biyolojik ve psikolojik faktörlerden kaynaklandığını anlamaktır.
Depresyondaki Partnerinize Nasıl Destek Olabilirsiniz
Partnerinizin Davranışlarını Doğru Anlayın
Depresyon sırasında kişiler sıklıkla içine kapanabilir, sosyal etkinliklerden uzak durabilir ve sevdikleri aktivitelerden keyif almaz hale gelebilir. Bu durumun kişisel bir reddedilme olmadığını anlamak önemlidir. Örneğin, “Dışarı çıkalım, sana iyi gelir” gibi tekliflerinize yanıt alamadığınızda bunu kişisel algılamak yerine, partnerinizin içinde bulunduğu durumun bir yansıması olduğunu unutmayın.
Empati Kurarak Dinleyin
Depresyondaki biriyle konuşurken empati kurmak ve yargılamadan dinlemek çok önemlidir. Ona destek olmak için şu ifadeleri kullanabilirsiniz:
- “Böyle hissetmene üzüldüm. Bu konuda konuşmak ister misin?”
- “Sana nasıl yardımcı olabilirim?”
- “Unutma, yalnız değilsin ve bu süreci birlikte aşacağız.”
Bu tür cümleler, partnerinizin kendini değerli hissetmesine yardımcı olur. Ancak, “Bunda üzülecek ne var?” veya “Kafanda büyütüyorsun” gibi ifadelerden kaçının. Bu tür sözler, kişinin kendini daha da yetersiz hissetmesine neden olabilir.
Fiziksel Aktiviteyi ve Günlük Rutinleri Teşvik Edin
Depresyon kişinin enerjisini ve motivasyonunu tüketebilir, bu da günlük aktiviteleri yapmayı zorlaştırır. Partnerinizi küçük adımlarla harekete geçmeye teşvik edin. Örneğin, kısa yürüyüşlere çıkmayı, birlikte bir film izlemeyi veya bir kahve içmek için dışarı çıkmayı teklif edebilirsiniz. Bilimsel araştırmalar, düzenli fiziksel aktivitenin depresyon belirtilerini hafifletmeye yardımcı olduğunu göstermektedir. Ancak bu süreçte sabırlı olun ve partnerinizi zorlamayın.
Tedavi Sürecine Eşlik Edin
Depresyondaki bir kişi genellikle yardım istemekte zorlanabilir. Partnerinize profesyonel destek alması gerektiğini nazikçe hatırlatabilir, hatta ona bu süreçte eşlik edebilirsiniz. Örneğin, bir psikolog veya psikiyatriste randevu almasına yardımcı olabilir, gerekirse onunla birlikte terapiye katılabilirsiniz. Tedavi sürecinin zaman alabileceğini ve iniş çıkışlarla dolu olabileceğini unutmayın.
Online psikolojik danışmanlık randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.
İntihar Riskine Karşı Dikkatli Olun
Depresyonun en ciddi sonuçlarından biri intihar riskidir. Partneriniz sık sık hayatın anlamsızlığından, umutsuzluktan veya tükenmişlikten bahsediyorsa, bu işaretleri ciddiye alın. “İntihar etmeyi düşünüyor musun?” gibi bir soruyu doğrudan sormaktan çekinmeyin. Bu tür bir konuşma, partnerinizin kendini daha rahat ifade etmesine ve gerekli desteği almasına yardımcı olabilir.
Destek ve Sabır Gösterin, Ancak Kendi Sınırlarınızı Koruyun
Depresyondaki birine destek olmak duygusal olarak yorucu bir süreçtir. Partnerinize yardımcı olurken kendi ihtiyaçlarınızı da göz ardı etmeyin. İyi beslenmek, düzenli uyumak ve sevdiklerinizle zaman geçirmek gibi kendi sağlığınıza da dikkat edin. Unutmayın, siz iyi hissettiğiniz sürece partnerinize daha etkili bir şekilde yardımcı olabilirsiniz.
Küçük Ama Etkili Destekler Sunun
Depresyondaki partnerinizin günlük sorumluluklarını hafifletmek, ona büyük bir yardım sağlayabilir. Örneğin, ev işlerinde ona yardımcı olabilir, yemek hazırlayabilir veya market alışverişlerini yapabilirsiniz. Bu tür küçük destekler, partnerinizin yükünü hafifletirken ona değer verdiğinizi de hissettirecektir.
Romantik İlişkilerde Sabır ve Güven Önemlidir
Depresyon, romantik ilişkilerde iniş çıkışlara neden olabilir. Bu süreçte sabırlı olun ve ilişkinizin temellerini sağlam tutmaya çalışın. Partnerinizle açık bir iletişim kurarak bu sürecin birlikte üstesinden gelebileceğinizi sık sık hatırlatın.
Gerçekçi Beklentiler Belirleyin
Depresyonun bir gecede çözülmeyeceğini unutmayın. Partnerinizin küçük adımlarla ilerlediğini gördüğünüzde bu gelişmeleri takdir edin ve onu motive edin. Aynı zamanda, tedavi sürecinde geri dönüşler yaşanabileceğini kabul ederek beklentilerinizi gerçekçi tutun.
Etkili İletişim Teknikleri Kullanın
Depresyondaki birine destek olurken kullandığınız dil önemlidir. “Bu süreci birlikte aşacağız” gibi motive edici cümleler kullanmaya özen gösterin. Partnerinizi sürekli olarak suçlayan veya eleştiren bir dil kullanmak, iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilir.
Sonuç
Depresyondaki birine destek olmak, sabır, anlayış ve sevgi gerektirir. Partnerinizle empati kurarak ve profesyonel destek almasını teşvik ederek bu sürecin üstesinden gelebilirsiniz. Ancak, bu süreçte kendi sınırlarınızı ve duygusal sağlığınızı korumayı unutmayın.
Depresyondaki Partnerime Nasıl Yardım Edebilirim?
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Kaynakça:
- Burns, D. (2005). İyi Hissetmek. PsikoNET Yayınları.
- Türkçapar, M. H. (2018). Depresyon: Klinik Uygulamada Bilişsel Davranışçı Terapi. Epsilon Yayınevi.
- HelpGuide.org, Helping Someone with Depression.
EMDR Terapisi Nedir
“EMDR Terapisi, danışanın rahatsızlık veren geçmiş yaşantısının, bugüne etki etmeyecek hale getirilmesine yardımcı olur.”
EMDR – Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme
EMDR, Shapiro’nun 1987 yılında spontane göz hareketlerinin, olumsuz ve rahatsız edici düşüncelerin yoğunluğunu azalttığını keşfetmesiyle geliştirilen bir psikoterapi yaklaşımıdır.
Travmatik anı, duygu ve beden duyumu ile işlenmemiş bir şekilde fizyolojik olarak depolanır. İşlenmemiş bu anı, tetikleyici bir olay karşısında olumsuz duygular ve düşüncelerle kendini göstermeye devam eder.
“Yaşanan bir olay, bir kişide travma sonrası stres bozukluğuna neden olurken, diğer bir kişide aynı etkiye neden olmamaktadır. Bunun sebebi genetik farklılıklarımızdır.”
Emdr danışanlarının birçoğu ilk seanstan itibaren kendilerine rahatsızlık veren görüntülerin eskisi kadar canlı olmadığını söyler. Beden duyumları rahatlar ve olumsuz duyguları azalır. Artık eskisi kadar rahatsız hissetmezler. Travmatik anının anlamı değişmiştir.
Adaptif Doğal İçsel Bilgi İşleme Sistemi
Tüm insalarda var olduğu düşünülen adaptif doğal içsel bilgi işleme sistemi, olumsuz yaşantı anılarını işleyerek belleğe dahil eder. Bu içsel bilgi sistemi engellendiğinde, olumsuz yaşantı anıları uygun bir şekilde işlenmeyerek, kendi nöral ağları içerisinde saklanır ve kendi zamanı içinde donar. Bu nedenle işlevsel bilgileri barındıran diğer hafıza ağıyla bağlantı kurulamadığı için psikopatoloji ortaya çıkar (Shapiro, 2016).
EMDR terapisinin hedefi, doğal içsel bilgi işleme sisteminin etkinleştirilmesiyle, işlevsel olmayan biçimde saklanmış deneyimlere ve anılara ulaşarak onları adaptif bir şekilde yeniden dönüştürüp psikolojik semptomların azaltılmasını/ortadan kaldırılmasını sağlamaktır (Shapiro ve Laliotis, 2011).
“İki yönlü göz hareketi veya beynin her iki hemisferini de uyaran diğer iki yönlü uyarımlar, anıyla ilgili görüntülerin canlılığının kaybolmasına neden olur.”
EMDR süreci; olumsuz duyguların yerine olumlu duyguların geldiği, bedensel duyum/davranışların değiştiği, tüm bunların sonucunda da yeni bir benlik algısı ve içgörünün ortaya çıktığı karmaşık bir süreç olarak görülür (Shapiro, 2007).
Travma, hiç yaşanmamış hale getirilemez ya da tamamen silinemez. Sadece acı veren rahatsızlık ortadan kalkar ve bu rahatsızlığa karşı duyarsızlık gelişir. Yaşananlar daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilir.
“EMDR, Limbik Sistem ve Amigdala’ya etki eder.”
EMDR’da bulunan ögeler:
1- Resim (İmge)
EMDR işlemi sırasında, danışandan rahatsız edici bir olay ya da anıyı düşünmesi ve olayı en iyi şekilde temsil eden, olayın en rahatsız edici kısmına ilişkin bir resme odaklanması istenir. Bu imgenin net olması önemlidir.
2- Olumsuz Biliş
Travmatik yaşantılar, bireylerde kendileriyle ilgili olumsuz inanışlara sebep olabilir.
EMDR’da, danışandan belirttiği imge ile birlikte, kendisiyle ilgili olumsuz bir bilişi “ben cümlesi” ile ifade etmesi istenir.
Eğer danışan olumsuz bilişi belirleyemiyorsa, terapist olumsuz biliş örneklerini danışana liste şeklinde sunar ve danışandan birini seçmesini ister.
3- Olumlu Biliş
Olumlu biliş, danışanın kendisi ile ilgili hissetmeyi arzuladığı olumlu inançtır. Olumsuz bilişin tam tersidir. Şimdi geçerli değildir ancak travmatik yaşantı kişi üzerindeki etkisini yitirdiğinde olumlu inanç geçerli olacaktır.
“Hedeflenen olumlu inancın “İnanç Geçerlik Ölçeği” üzerinden 1-7 arasında derecelendirilmesi istenir.”
Olumlu bilişi seçerken imkansız bir olumlu biliş hedeflenmemelidir. “O bana aşık olacak” şeklinde bir olumlu biliş mümkün değildir. Başkalarının düşüncelerini değiştirmek gerçekçi bir hedef değildir.
4- Duygular
Danışana, travmaya ait imgeye ve olumsuz bilişe odaklandığında “şu an ne hissettiği sorulur”.
EMDR’da, danışandan anının resmini ve olumsuz inancını aklında tutarken hissettiği duyguları söylemesi ve Öznel Rahatsızlık Düzeyi Ölçeği (Subjective Units of Disturbance Scale- SUD) üzerinden rahatsız edici duyguları 0 ile 10 arasında derecelendirmesi istenir.
5- Beden Duyumları
EMDR’ın, en önemli ögelerinden biri de beden duyumlarının belirlenmesidir. Beden duyumları rahatsız etmeyene kadar işlemlemeye devam edilir.
“Travmaların beden kaydı da vardır.“
EMDR oturumu, beden taraması yapılarak tamamlanır.
“Göz hareketleri ve diğer iki yönlü uyarımlar ile beynin her iki hemisferi sıra ile uyarılmış olur.”
EMDR Terapisinin Hedefi
Geçmiş anıları işlemleme
Tetikleyicilere karşı duyarsızlaştırma
Bireyin, gelecekte karşılaşılabileceği sorunlara karşı; bireye yeni bir anlam, bakış açısı ve başa çıkma becerileri kazandırma
EMDR Terapisi Nasıl Yapılır
EMDR Yönteminin Sekiz Protokolü
1.Aşama: Danışan geçmişi
Bu aşama, giriş ve değerlendirme aşamasıdır. Danışanın öyküsü alınır.
2.Aşama: Hazırlık
Terapötik ilişkinin kurulduğu,
Danışana EMDR süreci, aşamaları ve etkilerinin açıklandığı,
Göz hareketleri, dokunsal vuruşlar veya işitsel uyarım denemesinin yapıldığı,
Güvenli yer ve gerçekçi beklentilerin belirlendiği aşamadır.
3.Aşama: Değerlendirme
Hedefin ayrıntılı ve net bir şekilde tanımlandığı,
Anı belirlendikten sonra, onu en iyi biçimde temsil eden resmin danışan tarafından seçildiği,
İşlevsel olmayan olumsuz inancın (Ben değersizim, ben sevilmeyi hak etmiyorum vb.) seçildiği
Olumsuz inancın ardından olumlu inancın (Ben değerliyim, ben sevilebilirim vb.) belirlendiği aşamadır.
4.Aşama: Duyarsızlaştırma
Seçilen anının SUD seviyesini düşürülmesi amaçlanır. Danışan; seçilen resme, olumsuz bilişe, duygulara ve bedeninde hissettiği duyumlara odaklanır. Terapist ise eş zamanlı olarak çift yönlü uyarım yapar.
5.Aşama: Yerleştirme
Bu aşamada, hedeflenen olumlu inanç üzerinde işlemleme yapılır.
6. Aşama: Beden Tarama
Olumlu inanç yerleştirildikten sonra, danışandan, olumlu inancı ve hedeflenen anıyı aynı anda aklında tutması ve bedenini yukarıdan aşağıya herhangi bir rahatsızlık var mı diye taraması istenir.
7.Aşama: Kapanış
Danışandan, seanslar arasında yeni düşünceleri, anıları, bedensel duyumları hatırladığında bunları not etmesi ve başa çıkma becerisi ile kendini kontrol yöntemlerini kullanması istenir.
8.Aşama: Yeniden Değerlendirme
Son seanstan bu yana neler olduğuna bakılarak hedef anı ve süreç yeniden değerlendirilir.
“EMDR terapisi; göz hareketleri, işitsel uyarım veya ritmik vuruşlar kullanarak travmatik bir anının beyindeki depolanma şeklini değiştirir.”
“EMDR’ın nasıl çalıştığını anlamak üzerine yapılan çalışmalar devam etmektedir.”
“EMDR, Amerikan Psikiyatri Birliği, Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü gibi birçok kuruluş tarafından etkili bulunmaktadır.”
EMDR Terapisinin Diğer Terapilerden Farkı Nedir?
EMDR, diğer terapilerden farklı olarak doğrudan anıya odaklanır; bu anının beyinde depolanma biçimini değiştirerek semptomları azaltmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlar.
EMDR Hangi Durumlarda Kullanılır?
Anksiyete, Panik Atak, Doğal Afetler, Savaş Stresi, Fobi, Travma, Yas, Performans Kaygısı, Depresyon, Bipolar Bozukluk, Yeme Bozuklukları, TSSB, Alkol ve Madde Bağımlılığı, Cinsel İstismar, Dissosiyasyon, Özgüven sorunları, Ağrı Rahatsızlıkları, Kişilik Bozuklukları, Takıntılar gibi birçok durumda kullanılmaktadır.
EMDR terapisi eğitimli bir EMDR terapisti olmadan yapılabilir mi?
EMDR terapisi, bir ruh sağlığı müdahalesi olduğu için lisanslı ruh sağlığı uzmanları tarafından yapılmalıdır.
“EMDR terapisinin tek başına uygulanması mümkün değildir.”
EMDR Terapisi Ne Kadar Sürer?
EMDR terapi seansı 60-90 dakika sürer.
EMDR terapisi, konuşma terapisine dahil edilerek, ayrı bir terapistle ek terapi olarak veya tek başına bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.
Travmatik bir deneyimi işlemek için bir veya birkaç seans gerekebilir.
EMDR tedavi süresi danışanın geçmişine ve travmatik deneyimlerine bağlı olarak değişmektedir.
EMDR terapisi diğer terapi türlerinden daha hızlı sonuç verse de terapinin amacı hızlı olmak değildir. Her danışanın farklı bir ihtiyacı vardır. Bir danışanda özgüven oluşturmak haftalarca sürebilirken diğer danışanda ilk aşamalar hızlıca tamamlanabilir fakat başka sorunlar ortaya çıkabilir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Kaynaklar
Shapiro, S. (2016). EMDR: Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme temel prensipler, protokoller ve prosedürler, (M. Şahzade, ve I. Sansoy, çev.) İstanbul: Okyanus Yayınları.
Duman, R. N. , Bayram, S. & Demirtaş, B. (2018). EMDR: Olgu Sunumları . Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi , 1 (1) , 142-164 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/bpd/issue/31051/372905
Akkuş, K. ve Durna, G. (2021). Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme (EMDR) terapisi ve uzun dönemli etkileri. Nesne, 9(19), 176-189. DOI: 10.7816/nesne-09-19-13
Devamı