Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

Öfke Nasıl Yönetilir

Yazar: Tuğçe Turanlar2 Mayıs 2023 Öfke Yönetimi0 Yorum

Öfke, insanların hissettiği en temel duygulardan biridir. Bu duygu genellikle stres, hayal kırıklığı ve rahatsızlık hisleriyle karakterizedir. Herkes zaman zaman öfke hisseder ve bu normal bir tepkidir.

Market kasası sırasında önünüze geçen biri yüzünden öfkelenebilirsiniz. Duygusal olarak incindiğinizde, tehdit edildiğinizde, canınız acıdığında veya bir çatışma içinde olduğunuzda da öfkeli hissedebilirsiniz.

Bazı insanlar öfkeyi aniden, şiddetli bir şekilde yaşar. Bunu kontrol edemez veya tetikleyicileri belirleyemezler. Eğer sık ve yoğun öfke patlamaları yaşıyorsanız; bu durum size veya çevrenizdeki insanlara fiziksel ve duygusal zarar veriyorsa, öfkenizle başa çıkmak için profesyonel yardıma ihtiyacınız olabilir.

Öfke patlamaları mental ve fiziksel sağlığa zarar verir. Stres hormonlarının uzun süre salınması, beynin karar verme ve kısa süreli hafıza bölümlerine olumsuz etki eder, bağışıklık sistemini zayıflatır. Bu nedenle, öfke yönetimi önemlidir.

Bazen öfkeyi, diğer başa çıkmak istemediğimiz duyguların yerine kullanırız. Örneğin; duygusal acı, korku, yalnızlık veya kayıp. Bu durumlarda, öfke ikincil bir duygu haline gelir.

Öfkenin, birçok canlının hayatta kalma mücadelesinde önemli bir rolü vardır. Öfke, kişiyi tehdit altında hissettiği durumlarda uyararak, savunma veya kaçma tepkisi vermesine yardımcı olur.

Ancak, sürekli ve yoğun öfke duygusu sağlık üzerinde olumsuz etkilere neden olur.

Öfkenin Sağlık Üzerindeki Etkileri

İlişki sorunları: Kontrolsüz öfke, ilişkilerde sorunlara neden olabilir. Boşanma, ayrılık veya aile içi şiddet gibi ciddi sonuçlara yol açabilir.

Depresyon: Kronik öfke, depresyona yol açabilir ve kişinin yaşam kalitesini düşürebilir.

Anksiyete bozuklukları: Öfke kontrol edilemediğinde anksiyete bozukluklarına neden olabilir.

Stres: Kontrolsüz öfke, stres seviyelerini artırabilir.

Bipolar bozukluk: Araştırmalar, aşırı öfkenin bipolar bozukluğu olan kişilerdeki manik atakları tetikleyebileceğini göstermektedir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB): Bazı çalışmalar, kontrolsüz öfkenin OKB semptomlarının ortaya çıkmasına neden olabileceğini göstermektedir.

Borderline Kişilik Bozukluğu: Kontrolsüz öfke, Borderline Kişilik Bozukluğu olan kişilerdeki özelliklerin bir parçası olabilir ve kişinin sosyal ilişkilerini ve işlevselliğini olumsuz etkileyebilir.

Alkol veya Madde Bağımlılığı: Kontrolsüz öfke, alkol veya madde bağımlılığına yol açabilir ve bu bozuklukların semptomlarını şiddetlendirebilir.

Öfke Nasıl Yönetilir

Öfke Yönetimi

İnsanlar öfke ve diğer olumsuz duyguları yönetmekte zorlanabilirler. Öfkeyi kontrolsüzce serbest bırakmak öfkenin beslenmesine neden olur. En iyi yol öfkenin nedenlerini, tetikleyicilerini ve sonuçlarını anlayıp onu yönetme yeteneğini geliştirmektir.

Öfkenizi Tanıyın

Öfke kontrolünün ilk adımı, öfkenin nasıl bir şey olduğunu ve ne zaman ortaya çıktığını anlamaktır. Kendinizi öfkeli hissetmeye başladığınızda bu duygunun farkında olun ve öfkenizin nasıl bir davranışa yol açabileceğini gözlemleyin.

Ara verin

Kendinizi öfkeli hissettiğinizde, bulunduğunuz yerden uzaklaşın ve derin bir nefes alıp yavaş yavaş verin. Bu sizi sakinleştirir.

Kaynağı belirleyin

Öfkenizin kaynağını belirlemeye çalışın. Söylenen veya yapılan bir şeyden dolayı mı öfkelisiniz? Yoksa stres veya yorgunluk gibi başka bir şeyden mi kaynaklanıyor? Öfkenizin kaynağını bilmek, onu ele almanıza yardımcı olur. Açığa çıkan öfkenin altında yatan başka bir duygu olabilir. Korku veya yalnızlık gibi. Belki de aklınıza gelen hoş olmayan bir düşüncedir.

Tetikleyicilerden Kaçının

Hızlı bir şekilde öfkeleniyorsanız, tetikleyicilerinizi belirlemeye ve önlemeye çalışmak faydalı olabilir. Aynı kişiyle veya aynı konu hakkında konuştuğunuzda sıklıkla öfkeleniyorsanız, öfkelerinizi daha iyi kontrol etmeyi öğrenene kadar o kişiden veya o konudan kaçınmak adımlarınızdan biri olabilir.

Rahatlama tekniklerini uygulayın

Meditasyon veya yoga gibi rahatlama teknikleri, öfkenizi yönetmenize ve stresi azaltmanıza yardımcı olur.

Meditasyon, insanların duygularını kontrol etmelerine yardımcı olan çok faydalı bir yöntemdir.

Olumlu İfadeler Kullanın

Olumsuz düşünceler ve duygular, öfkenizin şiddetini artırabilir. Olumlu ifadeler kullanarak öfkenizi azaltabilirsiniz. Kendinize “sakinim” veya “kontrolü elimde tutuyorum” gibi şeyler söyleyin.

Kendinizi açıkça ifade edin

Patlayıp savunmaya geçmek yerine, öfkenizi yaratan kişi veya kişilerle açıkça iletişim kurun. Duygularınızı sakin ve saygılı bir şekilde ifade edin.

Destek arayın

Güvendiğiniz bir arkadaş veya aile üyesiyle konuşmak veya profesyonel yardım almak, duygusal destek sağlayabilir ve öfkenizi daha etkili bir şekilde yönetmenize yardımcı olur.

Kendinize bakın

Egzersiz yapmak, iyi beslenmek ve yeterince dinlenmek, stresi yönetmenize destek olur ve öfkenin birikmesini engeller.

Egzersiz, sadece fiziksel sağlığınız için değil, aynı zamanda zihinsel sağlığınız için de faydalıdır. Ayrıca, öfke gibi duyguları yararlı ve üretken bir şekilde kanalize etmenin bir yoludur. Öfkeli olduğunuzda hızlı bir koşu veya yüzme, duyguyu etkisiz hale getirmenize yardımcı olabilir.

Uyku düzenine dikkat edin

Uyku yoksunluğu öfke patlamalarını kontrol etmeyi zorlaştırır. Bu nedenle, düzenli ve yeterli uyku alarak kendinizi tetikleyicilerden koruyabilirsiniz.

Farklı perspektifleri göz önünde bulundurun

Kendinize, öfkelendiren yorumunuzu desteklemek için hangi kanıtlara sahip olduğunuzu sorun. Alternatif yorumları düşünün ve farklı perspektifleri göz önünde bulundurun.

Liste Hazırlayın

Öfkelendiğiniz düşüncelerinizi bir liste haline getirin ve her birinin yanına gerçekle ilgisi olan bir açıklama yazın. Bu egzersizi düşüncelerinizi fark ettiğiniz anda yapmaya çalışın.

Örneğin, “Hakan bugün işte benimle konuşmadığına göre, muhtemelen benden hoşlanmıyor” yerine “Hakan bugün işte benimle konuşmadı ama bunun gerçek nedenini bilmiyorum. Belki kötü bir ruh hali vardı. Belki de bir şey oldu.”

İmajinasyon Tekniğini Kullanın

Öfke yükseldiğinde, mutlu bir sahneyi zihninize getirin.

Öfke Davranışlarınızı Tanımlayın

Öfkelendiğiniz düşüncelerinizi listelemenin yanı sıra, kapıları çarpmak veya sesinizi yükseltmek gibi öfkenizi yansıtan davranışlarınızı da belirlemek önemlidir. Daha sonra, sakinleşmek için derin bir nefes almak gibi sağlıklı bir şekilde hareket etmenin farklı yollarını listeleyin. Bir dahaki sefere öfkelendiğinizi hissettiğinizde, bunları uygulamaya çalışın.

Ayrıca, “Bu beni neden öfkelendirdi?” veya “Buna öfkelenmeye değer mi?” gibi düşünerek, “Sinirlenmek işime yaramayacak”, “Haklı olarak üzgün / rahatsız / hayal kırıklığına uğradım ama bu durumu kontrol altında tutabilirim” gibi olumlu öz konuşma yapmayı deneyin.

Profesyonel Yardım Alın

Öfke sorununuz çok yoğun ve engelleyici bir hal almışsa, bir terapistle görüşmek yardımcı olabilir. Terapist, öfkenizin kök nedenlerini belirlemenize ve daha etkili stratejiler geliştirmenize yardımcı olabilir.

İletişim sırasında yanlış anlamaları önlemek için şu yöntemleri kullanabilirsiniz

İlk aklınıza gelen şeyi söylemek veya hemen sonuç çıkarmak yerine, diğer kişiyi dinleyin. Eleştirel veya savunmacı bir tavrı varsa, karşı saldırıya geçmeyip neden böyle hissettiğini anlamaya çalışın.

Açık ve anlaşılır bir dil kullanarak iletişim kurmak ve karşı tarafın da söylediklerini anladığınızdan emin olmak önemlidir.

Bu yöntemler, karşınızdaki kişiyle sağlıklı bir iletişim kurmanıza ve yanlış anlamaları önlemenize yardımcı olabilir.

Unutmayın, öfke doğal bir duygudur ve bazen öfkeli hissetmek normaldir. Öfkeyi sağlıklı bir şekilde yönetmek, hayatınıza ve ilişkilerinize olumsuz etki etmesini önler.

“Herkes öfkelenebilir. Bu kolaydır. Ne var ki; doğru insana, doğru derecede, doğru zamanda, doğru maksatla ve doğru biçimde öfkelenmek… İşte bu zordur” (ARİSTO, İ.Ö. 384-322).

 

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Öfke Nedir, Neden Olur ve Nasıl Yönetilir?

Kaynaklar

Beck, R., & Fernandez, E. (1998). Cognitive-behavioral therapy in the treatment of anger: A meta-analysis. Cognitive therapy and research, 22(1), 63-74.

Henwood, K. S., Chou, S., & Browne, K. D. (2015). A systematic review and meta-analysis on the effectiveness of CBT informed anger management. Aggression and violent behavior, 25, 280-292.

Manfredi, P., & Taglietti, C. (2022). A psychodynamic contribution to the understanding of anger-The importance of diagnosis before treatment. Research in Psychotherapy: Psychopathology, Process and Outcome, 25(2).

Devamı

Instagram

Görmezden Gelen Ebeveynin Çocuğu Olmak ❤️‍🩹Çocuklukta ebeveyn tarafından duygusal olarak görülmemek, yani duygusal ihmal, bireyin benlik algısı, duygularını düzenleme becerisi ve ilişkilerinde derin izler bırakır.

* Çocuklukta: Temel ihtiyaçlar karşılanır ama duygusal sıcaklık, aynalanma ve düzenleyici ilişki deneyimi eksik kalır. Çocuk, sessizlikle kabul edilmeyi öğrenir. Bu da içe kapanma, yalnızlık ve yetersizlik duygularına yol açar.

* Yetişkinlikte: Duygularını ifade etmekte zorlanma, ya bastırma ya da yoğun ve kontrolsüz dışavurum şeklinde görülür. İlişkilerde aşırı uyum sağlama veya duygusal mesafe koyma eğilimleri gelişebilir. Karar vermede güçlük, onay arayışı, kaygı ve depresyon gibi sorunlar sık görülür.

* Onay ihtiyacı: Görülmeyen çocuk, yetişkin olduğunda değeri onay üzerinden tanımlar. Bu ya pasif bir uyum (sessizlik, memnun etme) ya da aktif bir onay arayışı (mükemmeliyetçilik, sürekli doğru olma çabası) olarak ortaya çıkar.

* İyileşme: Duyguların fark edilmesi, adlandırılması, öz-şefkat, sınır koyma ve kendini ifade etme becerilerinin güçlendirilmesiyle mümkündür. Güvenli ve düzenleyici ilişkiler, özsaygıyı ve duygu düzenleme kapasitesini destekler.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biç Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biçimimizi önemli ölçüde şekillendirir. Bu farkındalık, yaşanan tepkilerin kişisel bir yetersizlik değil, geçmişten gelen bağlanma dinamiklerinin doğal bir yansıması olduğunu hatırlatır. Kendi bağlanma stilimizi tanımak, hem ayrılık sürecinde duygularımızı anlamlandırmamıza hem de gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar.

Güvenli Bağlanma

* Yakınlıktan korkmaz, duygularını ifade eder.
* Ayrılıkta üzüntüyü kabul eder, sosyal destekle iyileşmeye yönelir.
* Daha hızlı toparlanır ve sağlıklı ilişkiler kurma olasılığı yüksektir.

Kaygılı Bağlanma
* Reddedilme korkusu taşır, partneri kaybetmemek için yoğun çaba gösterir.
* Ayrılık sonrası yoğun acı, çaresizlik ve takıntılı düşünceler yaşar.
* Eski partnerle teması sürdürme girişimleri sık görülür.

Kaçıngan Bağlanma
* Yakınlıktan rahatsız olur, duygusal bağı sınırlı tutar.
* Ayrılık sonrası soğukkanlı görünür, acıyı bastırmaya çalışır.
* Bastırılan duygular uzun vadede yalnızlık ya da öfke olarak geri döner.

Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
* Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten korkar.
* Ayrılıkta duyguları dalgalanır; özlem ve öfke arasında gidip gelir.
* Bu çelişkiler iyileşmeyi ve yeni ilişkileri zorlaştırır.

Ortak Noktalar 🌹
* Ayrılık bir kayıp deneyimidir ve yas süreciyle benzerlik gösterir.
* Benlik algısı sarsılabilir, kişi değerini sorgulayabilir.
* Zamanla çoğu birey ayrılığı kabullenir ve yeni başlangıçlar yapar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fi Mikro aldatma, ilişkilerde sadakatin yalnızca fiziksel sınırlarla değil, duygusal ve dijital alanlarla da şekillendiğini ortaya koyan bir kavramdır. 

Sosyal medyada flörtöz etkileşimler, eski sevgiliyle gizli mesajlaşmalar ya da partnerden saklanan yakınlıklar, görünürde küçük olsa da güveni zedeleyebilir. Bu davranışların ortak özelliği gizlilik, duygusal yatırım ve ilgi odağının partnerden başkasına kaymasıdır. Bu nedenle mikro aldatma, ilişkilerde belirsizlik ve güvensizlik duygularını tetikleyerek büyük krizlere yol açabilir❤️‍🩹

Bununla birlikte, her davranışın mikro aldatma sayılıp sayılmayacağı çiftlerin ortak sınırlarına bağlıdır. Bazı ilişkilerde eski sevgiliyle iletişim önemsiz görülebilirken, başka bir ilişkide bu durum ciddi bir güven sorununa dönüşebilir. Bu nedenle mikro aldatmayı anlamanın anahtarı, partnerlerin açık iletişim kurması, sınırlarını netleştirmesi ve birbirlerinin hassasiyetlerini gözetmesidir. Şeffaflık ve empati, mikro aldatmanın ilişkilerde yıkıcı bir tehdit olmaktan çıkıp, güveni güçlendiren bir farkındalık alanına dönüşmesini sağlayabilir 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi? Aşa 🥀 Erkek Narsisizm mi, Dişi Narsisizm mi?

Aşağıdaki cümlelerden hangileri size daha tanıdık geliyor?

1. Başkalarının hayranlığına ihtiyaç duyarım ve bu benim değerimi kanıtlar.
2. Çoğu zaman empati kurmakta zorlanırım ve mesafeli dururum.
3. İlişkilerde kontrolün bende olmasını isterim.
4. Kendimi çoğu zaman kurban gibi hissederim.
5. Kabul görmek için uyum sağlarım, bazen de kendimden vazgeçerim.
6. Partnerimin başarılarını ve güçlü yanlarını kendi kimliğime katmaya çalışırım.

👉 Eğer daha çok 1-2-3 size uyuyorsa, erkek narsisizmine özgü yönler sizde daha baskın olabilir.

👉 Eğer daha çok 4-5-6 size uyuyorsa, dişi narsisizme özgü yönler sizde daha fazla olabilir.

(Bu test bir tanı aracı değildir; sadece farkındalık yaratmayı amaçlar.)

Barbel Wardetzki, Almanya’da narsisizm üzerine çalışan terapist ve yazar. Onun “Dişi ve Erkek Narsisizm” diye yaptığı ayrım, biyolojik cinsiyetten çok narsisizmin iki farklı dışavurum biçimini anlatıyor:

1. “Erkek narsisizm” (männlicher Narzissmus)

* Daha çok gösterişli, dışa dönük, üstünlük vurgulu bir tarzı ifade eder.
* Tipik özellikler: kibir, grandiyözlük, başarıya ve güce odaklanma, sürekli takdir arama.
* Dışarıdan güçlü, etkileyici, hatta “dokunulmaz” görünür.
* Yani bu daha çok toplumun “maskülen güç” imgeleriyle örtüşüyor.

2. “Dişi narsisizm” (weiblicher Narzissmus)

* Daha çok ilişki odaklı, bağımlı, onay arayışlı bir narsisizm biçimi.
* Tipik özellikler: sürekli sevilme, kabul görme, vazgeçilmez olma ihtiyacı; fedakârlık yaparak değer kazanma çabası.
* Dışarıdan uyumlu, alçakgönüllü biri gibi görünebilir ama altında derin bir değersizlik ve onaylanma açlığı vardır.
* Bu da toplumun “feminen uyum” beklentileriyle bağlantılıdır.

👉 Wardetzki’nin asıl vurgusu şu: Her iki biçim de özde aynı narsisistik yarayı (değersizlik ve reddedilme korkusu) saklar, sadece toplumda öğrenilen rollere göre farklı maskelerle dışa vurulur.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
❤️‍🩹 Duygu köprüsü, geçmişte yaşadığımız yoğun bir duygunun, bugün benzer bir durumla karşılaştığımızda yeniden tetiklenmesidir. 

İlişkinizdeki Duygu Köprüsünü Keşfetmek İçin Kendinize Aşağıdaki Soruları Sorabilirsiniz

Partnerimin bu davranışı bende hangi duyguyu tetikledi?

Bu duyguyu ilk kez hayatımda ne zaman hissetmiştim?

Geçmişte bu duyguyu hissettiğim olay kiminle yaşanmıştı?

Şu anki tepkim gerçekten bugünkü duruma mı ait?

Bu farkındalık, ilişkide nasıl daha sağlıklı bir tepki vermeme yardımcı olabilir?

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık 🍃 Travmatik bağlanmayı kişisel farkındalık açısından anlamak için üç parçaya ayıralım:

1. Döngüyü tanımak

Travmatik bağlanmada ilişkiler genelde şu döngüyü izler:
1. Yakınlık / balayı dönemi → Partner çok sevgi dolu, özel hissettiriyor.
2. Gerginlik → Eleştiri, uzaklaşma, küçümseme başlıyor.
3. İncitme → Kötü davranış, ihanet, şiddet, duygusal manipülasyon.
4. Telafi → Özür, sevgi gösterileri, “bir daha olmayacak” sözleri.
5. Döngü tekrar başlar.

Soru: Sizin deneyiminizde bu tür iniş-çıkışlar olmuş muydu? Varsa, genelde hangi aşamada ilişkiye daha çok tutunma hissi geliyordu?

2. Bağlılığı güçlendiren psikolojik mekanizmalar

* Dopamin ve adrenalin dalgalanmaları: Yoğun kötü-iyi geçişleri beynin ödül sistemini etkiler.
* Umut bağı: “Bir gün hep iyi olacak” beklentisi.
* Kendi değer algısının bağa bağlanması: “O beni severse değerliyim” inancı.
* Yalnızlık ve korku: İlişkinin bitmesinin yarattığı boşluk korkusu.

Mini farkındalık çalışması: 1 dakika boyunca gözlerinizi kapatıp şunu fark edin: “Onu düşününce midemde/kalbimde/hissiyatımda nasıl bir duygu ya da gerginlik oluyor?”

3. Döngüyü kırmaya yönelik ilk farkındalık adımları

* Gerçeklik listesi tut: Onun hem iyi hem kötü anlarını tarafsızca yazmak, zihnin sadece “iyi” anlara tutunmasını dengeler.
* İçsel ihtiyaçları keşfet: Bu bağ, hangi çocukluk ihtiyacını (güven, onay, sevgi) tetikliyor?
* Destek ağı: Güvendiğin kişilerle yaşadığın döngüyü konuşmak, yalnızlık hissini azaltır.
* Küçük kopuş pratikleri: Tamamen kopmak zor geliyorsa, önce mesajlaşma süresini, görüşme sıklığını kademeli azaltmak.

Umarım bu bilgiler yolunuzu aydınlatmaya yardımcı olur 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Instagram'da takip et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • Ayrılık ve Bağlanma Stilleri: Hangi Tepkiler Sizi Bekliyor?
  • Mutluluk Korkusu: Neden Bazı İnsanlar Mutluluk Hissinden Kaçar?
  • Mikro Aldatma ve İlişkiler
  • Dişi ve Erkek Narsisizm: İlişkilerde İki Farklı Yüz
  • İlişkilerde Pygmalion Etkisi: Beklentilerimiz Bizi Nasıl Şekillendirir?
  • Kuşaklararası Travma Aktarımı

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz