Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • İletişim
featured_image

Üst Düzey Savunma Mekanizmaları

Yazar: Tuğçe Turanlar5 Haziran 2024 Kişilik Bozuklukları, Psikolojik Testler, Psikoterapiler, Travma, Travma Sonrası Stres Bozukluğu0 Yorum

Üst düzey savunma mekanizmaları, daha olgun ve adaptif yollarla içsel çatışmaları yöneterek bireyin gerçeklikle sağlıklı bir şekilde başa çıkmasını sağlar. Bu mekanizmalar, bireyin çevresiyle uyumlu ilişkiler kurmasına ve duygusal dengelerini korumasına yardımcı olur. Bu yazıda, üst düzey savunma mekanizmalarını ele alacağız ve bunların tanımlarını, nedenlerini, örneklerini ve ilgili araştırmaları inceleyeceğiz.

Bastırma (Repression)

Acı verici veya kabul edilemez düşünce ve duyguları bilinçdışına itme sürecidir. Bu mekanizmanın nedenleri arasında içsel çatışmalar ve duygusal acıdan kaçma ihtiyacı bulunmaktadır. Örneğin, çocuklukta yaşanan bir travmayı hatırlayamamak, bastırmanın bir sonucudur. Freud, bastırmanın nevrozların temelinde yattığını belirtmiştir (Freud, 1915).

Gerileme (Regression)

Stres altında daha erken gelişimsel evrelere geri dönme eğilimidir. Aşırı stres ve güvensizlik, bu mekanizmanın nedenleri arasındadır. Örneğin, erişkin bir bireyin zor bir durum karşısında çocuk gibi davranması, gerileme mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, stresli dönemlerde geçici olarak ortaya çıkabilir (Freud, 1905).

Yalıtma (Isolation)

Duygusal olarak yüklü bir durumu, bu durumun duygusal içeriğinden soyutlayarak ele almaktır. Travmatik olayların duygusal etkisinden kaçma ihtiyacı, yalıtmanın nedenleri arasında yer alır. Bir trafik kazasının detaylarını duygusuz bir şekilde anlatmak, yalıtma mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, obsesif-kompulsif bozuklukta sık görülür (Freud, 1926).

Düşünselleştirme (Intellectualization)

Duygusal olarak yüklü bir durumu soyut düşünce süreçleriyle ele alma sürecidir. Duygusal acıdan kaçma ve kontrol ihtiyacı, bu mekanizmanın nedenlerindendir. Sevdiği birini kaybettiğinde, duygularını bastırarak ölüm hakkında entelektüel bir tartışmaya girmek, düşünselleştirme mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, obsesif-kompulsif bozukluk ve anksiyete bozukluklarında görülür (Vaillant, 1992).

Akılcılaştırma (Rationalization)

Kabul edilemez düşünce veya davranışları mantıklı ve kabul edilebilir nedenlerle açıklama sürecidir. İçsel çatışmalar ve suçluluk duygusundan kaçma ihtiyacı, bu mekanizmanın nedenleri arasındadır. Kopya çekerken yakalanan bir öğrencinin, sınavın haksız olduğunu söylemesi, akılcılaştırma mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, sıklıkla suçluluk ve utanç duygularıyla başa çıkmada kullanılır (Vaillant, 1992).

Ahlâksallaştırma (Moralization)

Kendi kabul edilemez davranışlarını veya başkalarının davranışlarını ahlaki gerekçelerle haklı çıkarma sürecidir. İçsel çatışma ve suçluluk duygusundan kaçma ihtiyacı, bu mekanizmanın nedenlerindendir. Şiddetli bir cezayı, adaletin sağlanması gerektiği için savunmak, ahlâksallaştırma mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, özellikle katı ahlaki ve dini inançlara sahip bireylerde görülür (Vaillant, 1992).

Bölmeleme (Compartmentalization)

Çelişkili düşünce ve duyguları birbirinden ayrı tutarak ele alma sürecidir. İçsel çatışmalardan kaçma ve zihinsel dengeyi koruma ihtiyacı, bu mekanizmanın nedenlerindendir. İşte acımasız bir yönetici, evde şefkatli bir ebeveyn olmak, bölmeleme mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, stresli durumlarla başa çıkmada etkili olabilir ancak uzun vadede içsel tutarsızlıklara yol açabilir (Shapiro, 1965).

Yapıp-Bozma (Undoing)

Kabul edilemez bir düşünce veya davranışı iptal etmeye çalışarak telafi etme sürecidir. Suçluluk ve pişmanlık duygularını hafifletme ihtiyacı, bu mekanizmanın nedenleri arasındadır. Sevdiği birine karşı kaba davrandıktan sonra ona pahalı hediyeler almak, yapıp-bozma mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, obsesif-kompulsif bozuklukta yaygındır (Freud, 1926).

Kendine-Karşı-Döndürme (Turning Against the Self)

Kişinin kabul edilemez duygularını veya öfkesini kendi üzerine yönlendirmesi sürecidir. Dışa vurulamayan öfke ve suçluluk duyguları, bu mekanizmanın nedenlerindendir. Başkalarına karşı hissettiği öfkeyi kendini cezalandırarak gösteren bir birey, kendine-karşı-döndürme mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, depresyon ve düşük benlik saygısıyla ilişkilidir (Freud, 1917).

Yer-Değiştirme (Displacement)

Kişinin kabul edilemez duygularını veya dürtülerini daha güvenli bir hedefe yönlendirmesi sürecidir. Güçsüzlük ve korku, bu mekanizmanın nedenleri arasındadır. Patronuna kızgınlık duyan bir kişinin bu öfkesini ailesine yansıtması, yer-değiştirme mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, anksiyete bozukluklarında sık görülür (Freud, 1895).

Karşıt-Tepki Oluşturma (Reaction Formation)

Kişinin kabul edilemez düşünce ve duygularının tam zıddı şekilde davranmasıdır. İçsel çatışmalar ve kabul edilemez dürtüler, bu mekanizmanın nedenlerindendir. Eşcinsel eğilimleri olan bir kişinin aşırı homofobik davranması, karşıt-tepki oluşturma mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, yoğun suçluluk ve utanç duygularıyla ilişkilidir (Freud, 1926).

Tersine-Çevirme (Reversal)

Kişinin kabul edilemez dürtülerini veya duygularını, zıt bir davranış veya tutum sergileyerek ifade etmesidir. İçsel çatışma ve duygusal acıdan kaçma ihtiyacı, bu mekanizmanın nedenlerindendir. Bir kişiye karşı duyulan yoğun nefretin aşırı sevgi gösterileriyle örtbas edilmesi, tersine-çevirme mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, savunma olarak özellikle borderline kişilik bozukluğunda görülür (Kernberg, 1967).

Özdeşim (Identification)

Kişinin başkalarının özelliklerini, davranışlarını veya tutumlarını benimsemesidir. Aidiyet hissi ve güvensizlik, bu mekanizmanın nedenlerindendir. Sevilen bir idolün giyim tarzını ve davranışlarını kopyalamak, özdeşim mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, özellikle ergenlik döneminde kimlik oluşumunda önemli bir rol oynar (Erikson, 1968).

Eyleme-Koyma (Acting Out)

İçsel çatışmaları veya duyguları düşünmeden eyleme dökmektir. İçsel gerginlik ve duygusal ifade ihtiyacı, bu mekanizmanın nedenlerindendir. Kızgınlık veya hayal kırıklığı hissettiğinde kavga etmek veya maddi zarar vermek, eyleme-koyma mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, dürtü kontrol bozuklukları ve sınır kişilik bozukluğunda yaygındır (Kernberg, 1975).

Cinselleştirme (Sexualization)

Duygusal veya stresli durumları cinsel terimlerle ifade etme veya bu durumlara cinsel anlam yüklemedir. İçsel çatışmalar ve duygusal acıdan kaçma ihtiyacı, bu mekanizmanın nedenlerindendir. Yoğun stres altındayken aşırı cinsel davranışlar sergilemek, cinselleştirme mekanizmasının bir örneğidir. Bu mekanizma, travma sonrası stres bozukluğu ve cinsel taciz mağdurlarında görülebilir (Freud, 1905).

Yüceltme (Sublimation)

Kabul edilemez dürtüleri veya duyguları sosyal olarak kabul edilebilir faaliyetlere yönlendirmedir. İçsel çatışmalar ve dürtüleri kontrol etme ihtiyacı, bu mekanizmanın nedenlerindendir. Agresif dürtüleri spor veya sanat yoluyla ifade etmek, yüceltme mekanizmasının bir örneğidir. Freud, yüceltmeyi olgun bir savunma mekanizması olarak tanımlamış ve sağlıklı kişilik gelişiminde önemli olduğunu belirtmiştir (Freud, 1914).

Sonuç olarak, savunma mekanizmaları bireylerin içsel çatışmalarla başa çıkmalarını sağlayan önemli psikolojik süreçlerdir. Üst düzey savunma mekanizmaları, bireyin daha olgun ve adaptif yollarla bu çatışmaları yönetmesine yardımcı olur. Freud ve diğer uzmanların araştırmaları, bu mekanizmaların ruh sağlığı üzerindeki etkilerini anlamamıza önemli katkılarda bulunmuştur. Bu mekanizmaların anlaşılması, bireylerin kendi duygusal süreçlerini tanımalarına ve daha sağlıklı başa çıkma stratejileri geliştirmelerine yardımcı olur.

Üst Düzey (İkincil) Savunma Mekanizmaları

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Yule Psikoloji

Referanslar

  • Freud, S. (1915). Repression. In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Volume XIV (1914-1916): On the History of the Psycho-Analytic Movement, Papers on Metapsychology and Other Works, 141-158.
  • Freud, S. (1905). Three Essays on the Theory of Sexuality. In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Volume VII (1901-1905): A Case of Hysteria, Three Essays on Sexuality and Other Works, 123-246.
  • Freud, S. (1926). Inhibitions, Symptoms and Anxiety. In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Volume XX (1925-1926): An Autobiographical Study, Inhibitions, Symptoms and Anxiety, The Question of Lay Analysis and Other Works, 75-176.
  • Vaillant, G. E. (1992). Ego Mechanisms of Defense: A Guide for Clinicians and Researchers. American Psychiatric Pub.
  • Shapiro, D. (1965). Neurotic Styles. Basic Books.
  • Freud, S. (1917). Mourning and Melancholia. In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Volume XIV (1914-1916): On the History of the Psycho-Analytic Movement, Papers on Metapsychology and Other Works, 243-258.
  • Freud, S. (1895). Studies on Hysteria. In The Standard Edition of the Complete Psychological Works of Sigmund Freud, Volume II (1893-1895): Studies on Hysteria, 1-311.
  • Kernberg, O. F. (1967). Borderline Personality Organization. Journal of the American Psychoanalytic Association, 15(3), 641-685.
  • Erikson, E. H. (1968). Identity: Youth and Crisis. Norton.
  • Kernberg, O. F. (1975). Borderline Conditions and Pathological Narcissism. Jason Aronson.
Devamı
featured_image

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri

Yazar: Tuğçe Turanlar19 Ocak 2023 Çocuk istismarı ve İhmali, Depresyon, Kişilik Bozuklukları, Travma0 Yorum

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri DSM-5

Borderline  (Sınırda) Kişilik Bozukluğu  Amerikan Psikiyatri Birliği (APA, 2013) DSM-5’de Borderline Kişilik Bozukluğunu şöyle tanımlanmıştır:

Aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, kişilerarası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık ve belirgin dürtüsellik ile giden yaygın bir örüntü:

1. Gerçek ya da imgesel bir ayrılıp gidilmeden (terk edilmeden) kaçınmak için çılgınca çaba gösterme.

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişiler terk edilmekten, yalnız kalmaktan korkarlar. İhmal edildiklerini düşündüklerinde yoğun bir öfke hissederler.

Sevdikleri kişinin hafta sonu başkalarıyla plan yapması bile bu korkularını tetikleyebilir. Bu durumu engellemek için tartışma çıkarabilir, ağlayabilir, yalvarabilir ya da kendilerinden tamamen uzaklaştırabilirler.

 2. Gözünde aşırı büyütme (göklere çıkarma) ve yerin dibine sokma uçları arasında gelip giden, tutarsız ve gergin kişilerarası ilişkiler örüntüsü.

BKB olan kişiler, arkadaşları, aile üyeleri ve romantik partnerleriyle kaotik ve istikrarsız bir ilişki sürdürürler. İlişki içinde oldukları kişiyi idealize etmekten hızla değersizleştirmeye geçiş yapabilirler. Göklere çıkardıkları gibi yerin dibine de sokabilirler. Sonra bundan pişman olup yine aynı döngüye girebilirler. Görüşleri aniden değiştiği için sağlıklı ilişki sürdüremezler. İlişki içinde oldukları kişi hakkındaki görüşleri ya siyahtır ya da beyaz. Ortası yoktur.

3. Kimlik karmaşası: Belirgin ve sürekli, tutarsız bir benlik algısı ya da kendilik duyumu.

BKB olan kişilerin, hayattan ne istediği ve kendi hakkındaki düşünceleri net değildir. Belirsiz bir benlik imajları vardır. Kararsızdırlar. Bazen kendileri hakkında iyi, bazense kötü hissederler. Bu nedenle iş, arkadaş ortamı, romantik partner, hedef ve değerleri sık değiştirirler.

4. Kendine kötülüğü dokunabilecek en az iki alanda dürtüsellik (örn. para harcama, cinsellik, madde kötüye kullanımı, güvensiz araba kullanma, tıkanırcasına yeme).

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişilerin dürtüsel ve kendine zarar verici davranışları olabilir. Özellikle üzgün hissettiklerinde ödeyemeyecekleri bir parayı harcayabilir, aşırı yemek yiyebilir, hırsızlık yapabilir, dikkatsizce araba kullanabilir, güvensiz seks yapabilir, madde veya alkolü aşırı kullanabilir.

5. Yenileyici intihar davranışları, girişimleri ya da göz korkutmaları ya da kendine kıyım davranışları.

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişilerde intihar ve kendine kasıtlı zarar verme davranışları yaygındır. Bu davranışları ilişkide oldukları kişileri tehdit etmek ya da intihar düşünceleri olduğu için gösterebilirler. Genellikle sevilen kişi tarafından reddedilme, terk edilme veya hayal kırıklığına uğramış olma ile tetiklenir.

6. Duygudurumda belirgin bir tepkiselliğin olmasına bağlı olarak duygulanımda tutarsızlık (örn. yoğun dönemsel disfori, kolay kızma ya da genellikle birkaç saat, ancak seyrek olarak birkaç günden daha uzun süren bunaltı).

Tutarsız duygular ve ruh halleri BKB olan kişilerde oldukça yaygındır. Mutlu hissederken bir anda umutsuzluğa kapılabilirler. Bu hisler oldukça yoğundur ama hızlı bir şekilde geçer.

7. Süreğen bir boşluk duygusu

BKB’si olan birçok kişi “boş”, üzgün ve hayattan tatmin olamamış hisseder.

8. Uygunsuz, yoğun bir öfke ya da öfkesini denetlemekte güçlük çekme (örn. sık sık kızgınlık gösterme, sürekli öfkeli olma, sık sık kavgaya karışma).

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişiler yoğun öfke hisleriyle başa çıkmakta zorluk yaşar ve bu öfkeyi dışa ya da içe yöneltirler. Sonrasında da utanç ve suçluluk duygusu gelir.

9. Zorlanmayla ilintili, gelip geçici kuşkucu düşünceler ya da ağır çözülme belirtileri.

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişiler, diğerleri hakkında şüpheli düşüncelere kapılırlar. Stres altındayken gerçekle bağlantılarını koparıp kendilerini boşlukta ve bedenlerinim dışındaymış gibi hissedebilirler. Dissosiyatif dönemler, paranoid düşünceler, terk edilme korkusu ile tetiklenebilir. Bu semptomlar geçicidir ve ayrı bir bozukluk olarak değerlendirilecek kadar şiddetli değildir.

Bu semptomların şiddeti, sıklığı ve süresi kişiye göre farklılık göstermektedir.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

“Borderline Annenin Çocuğu Olmak” bölümü için Seans Odası Sakinleri (S.O.S.) Podcast Serisinin üçüncü bölümünü aşağıdaki bağlantıya tıklayarak dinleyebilirsiniz.

Seans Odası Sakinleri (S.O.S.) Spotify Podcast

Seans Odası Sakinleri (S.O.S.) Apple Podcast

Seans Odası Sakinleri (S.O.S.) Youtube

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri DSM-5

KAYNAKLAR

Borderline Personality Disorders and DSM-5

Devamı
featured_image

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu

Yazar: Tuğçe Turanlar17 Ocak 2023 Bağımlılık, Çocuk istismarı ve İhmali, Depresyon, İlişkiler, Kişilik Bozuklukları, Travma0 Yorum

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu olan kişiler:

Yoğun ruh hali değişimleri ve kendilerini nasıl gördükleri konusunda belirsizlik yaşarlar.

Başkalarına karşı duyguları hızla değişebilir ve aşırı yakınlıktan tamamen uzaklaşmaya dönüşebilir. Bu değişen duygular, istikrarsız ilişkilere ve duygusal acılara yol açabilir.

Olayları tamamen iyi ya da kötü olarak iki ayrı uçta görme eğilimleri vardır.

İlgi alanları ve değerleri hızla değişebilir.

Düşüncesizce hareket edebilirler.

Yoğun bir terk edilme korkusu yaşarlar.

Terk edilmekten korktukları için, ilişkiyi kendileri bitirebilir ya da bitmemesi için aşırı çaba gösterebilirler.

Duygularını, özellikle de öfkelerini kontrol etmekte zorlanırlar. Bu yüzden de ilişkilerini sağlıklı biçimde sürdüremezler.

Hızlı bir şekilde ilişkiye başlayıp aynı hızla bu ilişkiyi bitirebilirler.

Sosyal ve aile ilişkilerinde de yoğun ve istikrarsız bir ilişki modeli sürdürürler.

Güvenli olmayan seks, madde bağımlılığı, dikkatsiz araba kullanımı, aşırı yemek yeme, limitsizce para harcama gibi tehlikeli ve dürtüsel davranışlar gösterebilirler.

Tekrarlı olarak intihara teşebbüs davranışları veya tehditler gösterebilirler.

Birkaç saatten birkaç güne kadar süren aralıklarla yoğun ve oldukça değişken ruh halleri gösterebilirler.

Yoğun bir boşluk duygusu hissedebilirler.

Kendi bedenini ve davranışlarını dışarıdan izledikleri bir ayrışma hissi yaşayabilirler. (Kendinden kopma gibi.)

Semptomların şiddeti, sıklığı ve süresi kişiye ve hastalığına bağlı olarak değişebilir.

Bu davranışlar, çoğunlukla ruh halinin veya enerjinin yükseldiği zamanlarda ortaya çıkıyorsa, Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğunun değil Duygudurum Bozukluğunun belirtileri olabilir.

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu ne kadar yaygındır?

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğunun toplumda görülme sıklığı yaklaşık %5.9’dur ve klinik uygulamada karşılaşılan en yaygın kişilik bozuklukları arasında yer almaktadır (Grant ve ark.,2008).

Birçok araştırmada, Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu hastalarının %75’inin 35-40 yaşına kadar normal işleyişe yaklaştığı, %90’nın da 50 yaşına kadar iyileştiği görülmüştür.

Risk faktörleri – Nedenleri

Borderline kişilik bozukluğunun gelişmesindeki etkenler:

Biyolojik nedenler

Birinci dereceden akrabalarda psikiyatrik bozuklukların bulunması (kaygı bozuklukları, depresyon ve intihar eğilimleri)

Çocukluk döneminde cinsel, fiziksel, duygusal istismar ve ihmal

Çocukluk döneminde terk edilme gibi travmatik yaşantıların bulunması

Yanlış ebeveyn tutumları ve bakım verenlerin yeterli desteği sağlayamaması

Aile İçi şiddet

Borderline Kişilik Bozukluğu ile eştanı alan diğer bozukluklar:

Depresyon

Duygudurum bozuklukları

Anksiyete bozuklukları

Alkol ve Madde kullanım bozukluğu

Yeme bozuklukları

Dikkat eksikliği/hiperaktivite bozukluğu (DEHB)

Bipolar bozukluk

Somatoform bozukluklar

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu başarılı bir şekilde tedavi edildiğinde, diğer bozukluklar da genellikle iyileşir. Ancak tersi her zaman doğru değildir. Örneğin, depresyon semptomlarını başarılı bir şekilde tedavi edebilir ve yine de Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu ile mücadele edebilirsiniz.

Borderline Kişilik Bozukluğu Tanı Kriterleri DSM-5

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu ile ilgili çok çeşitli tanımlamalar olmasıyla birlikte Amerikan Psikiyatri Birliği (APA, 2013) DSM 5’de Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğunu şöyle tanımlanmıştır. Aşağıdakilerden beşi (ya da daha çoğu) ile belirli, erken erişkinlikte başlayan ve değişik bağlamlarda ortaya çıkan, kişilerarası ilişkilerde, benlik algısında ve duygulanımda tutarsızlık ve belirgin dürtüsellik ile giden yaygın bir örüntü:

  1. Gerçek ya da imgesel bir ayrılıp gidilmeden (terk edilmeden) kaçınmak için çılgınca çaba gösterme.
  2. Gözünde aşırı büyütme (göklere çıkarma) ve yerin dibine sokma uçları arasında gelip giden, tutarsız ve gergin kişilerarası ilişkiler örüntüsü.
  3. Kimlik karmaşası: Belirgin ve sürekli, tutarsız bir benlik algısı ya da kendilik duyumu.
  4. Kendine kötülüğü dokunabilecek en az iki alanda dürtüsellik (örn. para harcama, cinsellik, madde kötüye kullanımı, güvensiz araba kullanma, tıkanırcasına yeme).
  5. Yenileyici intihar davranışları, girişimleri ya da göz korkutmaları ya da kendine kıyım davranışları.
  6. Duygudurumda belirgin bir tepkiselliğin olmasına bağlı olarak duygulanımda tutarsızlık (örn. yoğun dönemsel disfori, kolay kızma ya da genellikle birkaç saat, ancak seyrek olarak birkaç günden daha uzun süren bunaltı).
  7. Süreğen bir boşluk duygusu.
  8. Uygunsuz, yoğun bir öfke ya da öfkesini denetlemekte güçlük çekme (örn. sık sık kızgınlık gösterme, sürekli öfkeli olma, sık sık kavgaya karışma).
  9. Zorlanmayla ilintili, gelip geçici kuşkucu düşünceler ya da ağır çözülme belirtileri

Borderline Kişilik Bozukluğunun belirti ve semptomları genellikle ergenlik yıllarınının sonlarında veya erken yetişkinlik döneminde ortaya çıkar. Rahatsız edici bir olay, stresli bir deneyim, semptomları tetikleyebilir veya daha da kötüleştirebilir.

Semptomlar genellikle zamanla azalır veya tamamen kaybolur. Doğru tedavi ile Borderline Kişilik Bozukluğu olan birçok kişi semptomlarını yönetmeyi ve yaşam kalitesini iyileştirmeyi öğrenebilir.

Tedavi

Borderline (Sınırda) Kişilik Bozukluğu tedavisinde, Diyalektik Davranış Terapisi, Aktarım Odaklı Psikodinamik Psikoterapi, Şema Terapi, Kognitif Analitik Terapi kullanılabilir.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

KAYNAKLAR

https://my.clevelandclinic.org/health/diseases/9762-borderline-personality-disorder-bpd

https://www.nimh.nih.gov/health/topics/borderline-personality-disorder

Biskin, R. S., & Paris, J. (2012). Diagnosing borderline personality disorder. Cmaj, 184(16), 1789-1794.

Grant, B. F., Chou, S. P., Goldstein, R. B., Huang, B., Stinson, F. S., Saha, T. D., … & Ruan, W. J. (2008). Prevalence, correlates, disability, and comorbidity of DSM-IV borderline personality disorder: results from the Wave 2 National Epidemiologic Survey on Alcohol and Related Conditions. Journal of clinical psychiatry, 69(4), 533.

Ateşçi, F. Ç., Kuloğlu, M., Tezcan, E., & Yıldız, M. (2002). İntihar girişimi olan bireylerde birinci ve ikinci eksen tanıları. Klinik Psikiyatri, 5(1), 22-7.

Devamı

Instagram

yulepsikoloji

❤️‍🩹 Kuşaklararası travma aktarımı, b ❤️‍🩹 Kuşaklararası travma aktarımı, bir nesilde yaşanan acı, korku veya stresin sonraki kuşaklara aktarılması anlamına gelir. Ailede işlenemeyen ya da bastırılan duygular, çoğu zaman farkında olmadan çocuklara ve torunlara geçer.

Bilimsel araştırmalar, bu aktarımın hem psikolojik hem de biyolojik yollarla gerçekleşebildiğini gösteriyor. Yani travmanın etkisi, sadece duygu ve davranışlarımızda değil, genlerimizde de iz bırakabiliyor.

Çok kafa karıştırıcı olmasın diye yazdığım makalenin bir kısmını burada paylaştım. Konunun daha detaylı açıklamasını okumak isterseniz websitemde bulabilirsiniz 🌷

www.tugceturanlar.com

Kuşaklararası Travma Aktarımı

#psikoloji
🌷Toksik ilişkilerde sınır koymak çoğu zama 🌷Toksik ilişkilerde sınır koymak çoğu zaman imkânsız gibi hissedilebilir. Özellikle onaylanma ihtiyacı, suçluluk duygusu ya da yalnız kalma korkusu bu adımı atmayı zorlaştırır. 

Birçok insan, çocukluğundan itibaren “hayır” demenin bencilce olduğu yönünde mesajlar aldığı için, kendi ihtiyaçlarını ön plana koyduğunda suçluluk hisseder. Özellikle toksik ilişkilerde, karşı tarafın tepkilerinden korkmak ya da onu kaybetme endişesiyle kişi, kendi sınırlarını belirlemekte zorlanır. 

Aynı zamanda, sevilmek ve kabul görmek için kendinden sürekli ödün vermek, zamanla kişinin kendine yabancılaşmasına ve özgüveninin azalmasına neden olur. 

Oysa “hayır” diyebilmek, kendini korumak ve kendi ihtiyaçlarını önceliklendirmek bencillik değil, sağlıklı bir özsaygı göstergesidir. 

Sınır koymak, karşı tarafı reddetmek ya da cezalandırmak anlamına gelmez; aksine, hem kendine hem de karşındaki kişiye değer vermenin en sağlıklı yoludur. 

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #ilişkiler
🌷 Bazı davranışlarımızın, dış dünyada 🌷 Bazı davranışlarımızın, dış dünyada olup bitenleri etkileyebileceğine inanırız. Mantıksız olduğunu bilsek de. 

Örneğin bir mesajı zamanında almazsak kötü bir şey olacağından korkmak ya da uğurlu bir objeye tutunmak… Psikolojide bu düşünce biçimine büyüsel düşünce denir. 

Piaget’ye göre bu düşünce biçimi özellikle çocuklukta yaygındır. Çünkü çocuk, dünya üzerindeki kontrolünü sınırlı hisseder. 

Jean Piaget’nin ifadesiyle:
“Çocuk için düşünce, gerçekliğin yerine geçer.”

(Piaget, J. (1929). The Child’s Conception of the World).

Yetişkin olduğumuzda bile bu düşünce biçimini sürdürebiliriz. Çünkü belirsizlik karşısında zihin, içsel güvenlik yaratacak sembolik dayanaklara ihtiyaç duyar. Bu, aslında içimizdeki çocuğun hâlâ kendini güvende hissetmeye çalışmasından başka bir şey değildir 🌷

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Kütüphanemde bana eşlik etmiş olan bu değerli Kütüphanemde bana eşlik etmiş olan bu değerli kitapları, artık başka zihinlere ve kalplere ulaşabilmesi için paylaşmak istiyorum.

Her ay bir psikoloji kitabını hediye edeceğim. Belki bir cümlesi, bir fikri, bir sayfası size de eşlik eder ❤️

📖 Bu ayın kitabı: Kaygının Anlamı – Rollo May

“Kaygı, içsel bir çağrıdır; bizi yüzleşmeye, büyümeye ve sorumluluk almaya davet eder.”

Çekilişe katılmak için:

✅ Gönderiyi beğenmeniz
✅ Yorumlara iki arkadaşınızı etiketlemeniz
✅ Yule Psikoloji sayfasını takip etmeniz yeterli

📅 Son katılım: 27 Mayıs Salı

#psikoloji #kitap
Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 Narsistik ilişkileri çözümleme atölyesi 🌷 narsistik partnerle kurulan ilişki dinamiklerini ve bu ilişkilerde ortaya çıkan travma bağını anlamak isteyenler için hazırlandı. Atölyede, sağlıksız ilişki döngülerinin arka planındaki psikolojik mekanizmaları, duygusal bağımlılığı ve bu tür ilişkilerden kopmakta yaşanan zorlukları birlikte inceleyeceğiz. 

🌷 Katılımcılar, narsistik ilişkilerin nasıl işlediğini daha iyi kavrayarak, kendi ilişkilerini sorgulama ve daha sağlıklı bağlar kurma yolunda önemli bir farkındalık kazanacaklar.

📅 Tarih: 2 Haziran Pazartesi
⏰ Saat: 21.00 – 22.30
💻 Platform: Google Meet – Online

Detaylı bilgi için DM’den ya da WhatsApp üzerinden ulaşabilirsiniz.

📱 0532 053 3992 (WhatsApp)

Görüşmek üzere 💛

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

** Kontenjan dolmuştur. Sonraki eğitimde görüşmek üzere ❤️

#psikoloji #ilişkiler
🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerin 🌷 Yetersiz annelik görmüş kişiler, içlerinde güçlü bir sevgi açlığı taşısalar bile yakın ilişkilerde rahat edemezler. Sevgi almaya duydukları özlem, genellikle içlerindeki güvensizlik ve koruyucu duvarlarla engellenir. Geçmişte ihtiyaçlarının karşılanmamış olması, birinin onlar için gerçekten var olacağına inanmalarını zorlaştırır. 

Bazıları sevgiyi hak etmediğini düşünürken, daha bağımlı kişiler partnerlerine yapışır, onları boğar ve aradıkları kusursuz sevgiyi bulamayınca öfkeyle karşılık verir. Bu öfke, ilişkiyi zedeler ve eski terk edilme yaralarını tekrar canlandırır.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #anne
🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide o 🩵 “Farkında olmak, tam da burada, şimdide olmak demektir; şimdiki zamanda bütünüyle var olabilmek, karşımıza hangi deneyim çıkarsa kabul edebilmek, yine de deneyimin hiçbir türden görünümüne kendini kaptırmamak demektir. Farkında olmak aynı zamanda, yargılamadan veya değerlendirmeye tabi tutmadan, deneyimin farkında olmak demektir.”

Kitap: Psikoterapide Bağlanma - David J. Wallin

#psikoloji #farkındalık
❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta gel ❤️ İçsel çocuk arketipleri, çocuklukta geliştirdiğimiz duygusal başa çıkma kalıplarını simgeler. O dönemde ihtiyaç duyduğumuz sevgi, güven ve kabulü elde etmek için öğrenilen bu stratejiler, büyüdükten sonra da davranışlarımızı şekillendirmeye devam eder. Arketipleri tanımak, hangi eğilimlerin bize fayda sağladığını hangilerinin ise sınırlarımıza zarar verdiğini ayırt etmeye imkân tanır; böylece daha bilinçli seçimler yapabiliriz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynaklar

*LePera, N. (2021). How to Do the Work: Recognize Your Patterns, Heal from Your Past, and Create Your Self. TarcherPerigee.

*Maté, G. (2021). The Myth of Normal: Trauma, Illness & Healing. Avery.

*Schwartz, R. C. (1995). Internal Family Systems Therapy. Guilford Press.

#psikoloji
Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üs Narsisistik ebeveynler, kendilerini önemli ve üstün hissetme ihtiyacı duyarlar; eleştiriye karşı aşırı duyarlıdırlar ve başkalarıyla empati kurmakta zorlanırlar. 
Bazı anneler, kendi gerçekleşmemiş hayallerini ve isteklerini çocukları üzerinden yaşamak isterler. Örneğin, kendilerini güzel ya da başarılı hissetmediklerinde çocuklarının bu eksikliği tamamlamasını ve adeta onların “intikamını” almasını bekleyebilirler. Bu nedenle çocuklarının kendi beklentilerini karşılamasını aşırı derecede önemser ve bu gerçekleşmediğinde onları yok sayar ya da düşmanca davranabilirler.

Bu tutum sonucu çocuklar, kendilerini değerli hissetmek için sürekli başkalarının onayına ve beğenisine ihtiyaç duyarlar. Benlik değerleri dışarıya bağımlıdır ve başkalarını anlamakta güçlük çekerler. Sağlıklı bir benlik saygısı için çocukların ebeveynlerini idealize edebilmesi ve ebeveynlerin çocuğun atfettiği gücü çocuklarıyla paylaşması gerekir. 
Narsisistik babalar ise genellikle kendi ihtiyaçlarını ön planda tutarak çocuklarının güçlenmesini engeller ve onlarla sağlıklı yakın ilişkiler kurulmasını zorlaştırırlar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

Kaynak: Kişilik ve Zihin - Prof. Dr. Doğan Şahin

#psikoloji #narsissist #ebeveyn
❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin ❤️‍🩹 Toplumsal travma, geniş kitlelerin fiziksel ve ruhsal güvenlik duygusunu altüst eder. Ortaya çıkan etkiler yalnızca o olayla sınırlı kalmaz, gelecek nesillerin de duygusal ve sosyal yaşamını etkileyebilir. Ancak yüzleşme, paylaşım, kolektif hafızanın inşası ve adalet arayışı, toplumsal onarımı destekler. Dayanışma kültürünü beslemek ve yıkıcı olayların tekrarlanmaması için kalıcı çözümler geliştirmek, her bir bireyin katkısıyla mümkün hâle gelir.

Toplumsal Boyutta İyileşme

* Güçlü Sosyal Destek Ağı: Travmadan etkilenen bireylerin destek hissetmesi, toplumun onarıcı gücünü artırır. Ayrıca aile, arkadaş ve komşuluk ilişkileri gibi yakın çevre alanlarının güvenilirliği ve dayanışması, ruhsal toparlanmaya olumlu katkıda bulunur.

* Açık ve Şeffaf İletişim: Toplumsal travmanın ardından yaşananları görmezden gelme veya inkar, tüm kesimlerde derin bir güvensizlik yaratır. Oysa olayların kabul edilmesi, hatırlanması ve anlatılması uzun vadede onarıcı bir etki taşır.

* Adalet ve Yüzleşme Mekanizmaları: Geniş çaplı bir felaket veya zulüm sonrası adaleti sağlayacak yolların (yargı süreçleri, hak talepleri vb.) işlemesi, toplumsal bellek ve iyileşme sürecinin merkezinde yer alır. Resmî kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve yerel inisiyatifler bu süreçte kritik rol oynar (Paker, 2007).

* Aktif Katılım ve Dayanışma: Dayanışma faaliyetlerine katılmak, yardım kampanyalarında yer almak veya hak savunuculuğu yapmak hem toplumu hem de bireyi güçlendirir. Bu tür eylemler, çaresizlik duygusunu hafifletir ve umudu canlı tutar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

Kaynaklar

Herman, J. (1992). Travma ve İyileşme. İstanbul: Literatür Yayıncılık.
İstanbul Bilgi Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık Merkezi. (2015). Psiko-Eğitim Broşürleri – 4: Toplumsal Travma Nedir?
Janoff-Bulman, R. (1992). Shattered assumptions: Towards a New Psychology of Trauma. New York: Free Press.
Paker, M. (2007). Psiko-politik Yüzleşmeler. İstanbul: Birikim Yayınları.

#psikoloji
Neden en çok sevdiğimiz insanlara kızarız? 💔

Bunun temel sebebi, kurduğumuz bağın derinliği ve bu bağla birlikte gelişen beklentilerimizdir. 

Sevdiğimiz kişiler bize en yakın ve en açık olduğumuz kişilerdir; bu nedenle, onlar tarafından görülmeyi, anlaşılmayı ve desteklenmeyi bekleriz. Bu beklentiler gerçekleşmediğinde yaşadığımız hayal kırıklığı, çoğunlukla öfke olarak dışa vurulur. 

Ayrıca, sevdiğimiz insanlar bize adeta bir ayna tutarlar. Kendimizde kabul etmekte zorlandığımız taraflarımızı onların davranışlarında gördüğümüzde iç dünyamızdaki çatışmalar tetiklenir ve bu durum öfkeye neden olabilir. 

Ancak önemli olan bu duyguyu nasıl ifade ettiğimizdir. Öfkemizi doğru şekilde ifade etmek, ilişkilerimizi güçlendirme ve sağlıklı hale getirme potansiyeline sahiptir.

Unutmayalım ki, her kızgınlık bize kendimizle ilgili önemli bir mesaj taşır. Bu mesajı okumak ve anlamlandırmak, ilişkilerimizi olduğu kadar kendimizi de geliştirmek için çok değerlidir. ❤️

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#ilişkiler #psikoloji
🍃 Duygusal olarak olgunlaşmamış kişilerle i 🍃 Duygusal olarak olgunlaşmamış kişilerle iletişimde temel prensip, duygusal kontrolü onlara bırakmamak ve kendinizden emin, sakin bir duruş sergilemektir. Böylece kendi iç huzurunuzu korur ve iletişim süreçlerinizi sağlıklı yürütürsünüz.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji #ilişkiler 

Kaynak
Gibson, L. C. (2022). Olgunlaşmamış Ebeveynlerin Açtığı Yaraları İyileştirmek.
Instagram'da Takip Et

Etiketler

Bağımlılık Bireysel psikoterapi depresyon Ebeveyn EMDR EMDR Terapisi Freud Gottman Çift Terapisi Jung Kişilik Bozuklukları narsist Online EMDR Online psikolog Psikanaliz Psikodinamik Psikoterapi Rüya travma Travma Bağı Travma Sonrası Stres Bozukluğu Travma Sonrası Tepkiler Çift Terapisi Çocukluk Travmaları çocukluk çağı travmaları İlişkiler

Son Eklenenler

  • Kuşaklararası Travma Aktarımı
  • Toksik İlişkilerde Sınır Koymak Neden Zordur
  • İnsanlar Değişir mi? Romantik İlişkilerde Değişimin Rolü
  • Uzak Mesafe İlişkisi: Bağ ve Güveni Sürdürme
  • Oversharing (Aşırı Paylaşım) Nedir ve Nasıl Başa Çıkılır?
  • Travma Terapisi: Gerçek Nedir?

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz