Kuşkuculuk Şeması
Kuşkuculuk şeması, bireyin başkalarının onu kasıtlı olarak inciteceğine, kötüye kullanacağına, aşağılayacağına, aldatacağına veya sömüreceğine dair sürekli bir beklenti içinde olması durumudur. Bu şemaya sahip kişiler, başkalarının niyetlerinden sürekli olarak şüphe duyarlar ve genellikle ilişkilerinde güven problemi yaşarlar.
Belirtiler ve Davranışlar
- Başkalarına karşı sürekli bir güvensizlik ve şüphe hali
- İlişkilerde kontrolcü ve manipülatif davranışlar sergileme
- Geçmişte yaşanan travmatik deneyimlere bağlı olarak tetiklenen yoğun öfke ve öfke patlamaları
- Kendini sürekli savunma ve koruma ihtiyacı
- Yakın ilişkilerden kaçınma veya ilişkilerde duygusal mesafe koyma
Nedenleri
Kuşkuculuk şemasının kökeninde genellikle çocukluk döneminde yaşanan travmatik deneyimler, ihmal, fiziksel veya duygusal istismar, ebeveynlerin sürekli eleştirileri veya tutarsız davranışları yer alır. Bu tür deneyimler, çocuğun başkalarına güven duymasını engeller ve yetişkinlikte de devam eden bir güvensizlik hali oluşturur.
Bilimsel Dayanaklar
- Travmatik Deneyimler ve Şema Gelişimi: Araştırmalar, çocukluk döneminde yaşanan travmatik deneyimlerin kuşkuculuk şemasının gelişiminde önemli bir rol oynadığını göstermektedir (Cloitre, Cohen, & Koenen, 2006). Travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) olan bireylerde kuşkuculuk ve güvensizlik duygularının yaygın olduğu bulunmuştur (van der Kolk, 2005).
- Bağlanma Teorisi: Bağlanma teorisi, erken çocukluk döneminde güvenli bağlanma ilişkileri kuramayan bireylerin ileriki yaşamlarında güvensizlik ve kuşkuculuk eğilimleri gösterebileceğini öne sürer (Bowlby, 1988). Güvensiz bağlanma stilleri, kuşkuculuk şemasının oluşumunda önemli bir faktördür (Mikulincer & Shaver, 2007).
- Bilişsel Şema Teorisi: Young’un bilişsel şema teorisine göre, kuşkuculuk şeması, çocukluk döneminde yaşanan ihmal ve istismarın bir sonucu olarak gelişir ve bu şema, bireyin bilişsel yapılarında derinlemesine yerleşir (Young, Klosko, & Weishaar, 2003). Bu şemalar, bireyin dünyayı nasıl algıladığını ve nasıl davrandığını etkiler.
Tedavi Yaklaşımları
Kuşkuculuk şemasının tedavisinde en etkili yaklaşımlar arasında şema terapisi, bilişsel davranışçı terapi (BDT) ve travma odaklı terapiler (EMDR) yer alır.
- Şema Terapisi: Şema terapisi, bireyin olumsuz şemalarını ve bu şemaların altında yatan kökenlerini anlamasına ve değiştirmesine yardımcı olur (Young et al., 2003).
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, bireyin olumsuz düşünce kalıplarını ve inançlarını yeniden yapılandırmasına yardımcı olur (Beck, 2011).
- EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme): EMDR, travmatik anıların işlenmesine ve bireyin bu anılarla ilgili duygusal tepkilerini azaltmasına yardımcı olur (Shapiro, 2018).
Kuşkuculuk şeması, bireyin yaşam kalitesini ve ilişkilerini olumsuz etkileyen önemli bir psikolojik yapıdır. Bu şemayı anlamak ve tedavi etmek, bireyin daha sağlıklı ve güvenli ilişkiler kurmasına yardımcı olabilir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji
Referanslar
- Beck, J. S. (2011). Cognitive behavior therapy: Basics and beyond. Guilford Press.
- Bowlby, J. (1988). A secure base: Parent-child attachment and healthy human development. Basic Books.
- Cloitre, M., Cohen, L. R., & Koenen, K. C. (2006). Treating survivors of childhood abuse: Psychotherapy for the interrupted life. Guilford Press.
- Mikulincer, M., & Shaver, P. R. (2007). Attachment in adulthood: Structure, dynamics, and change. Guilford Press.
- Shapiro, F. (2018). Eye movement desensitization and reprocessing (EMDR) therapy: Basic principles, protocols, and procedures. Guilford Publications.
- van der Kolk, B. A. (2005). Developmental trauma disorder: Toward a rational diagnosis for children with complex trauma histories. Psychiatric Annals, 35(5), 401-408.
- Young, J. E., Klosko, J. S., & Weishaar, M. E. (2003). Schema therapy: A practitioner’s guide. Guilford Press.
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı) Nedir
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı)
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı), bireylerin kendi saçlarını koparma dürtüsüne karşı koyamamasıyla karakterize edilen bir dürtü kontrol bozukluğudur. DSM-5’te (Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders) “Obsesif Kompulsif ve İlişkili Bozukluklar” kategorisinde yer alır. Trikotillomani, genellikle kafa derisinde, kaşlarda ve kirpiklerde saç kaybına neden olur. Bu durum genellikle stres, kaygı veya sıkıntı gibi duygusal durumlarla ilişkilidir ve çoğunlukla ergenlik döneminde başlar.
Belirtileri
Trikotillomani belirtileri şunları içerir:
- Tekrarlayan saç çekme davranışı.
- Saç kaybının olduğu bölgelerde belirgin boşluklar.
- Saç çekme dürtüsüne karşı koyamama.
- Saç çekme sonucunda rahatlama veya memnuniyet hissi.
- Saç çekme davranışını gizleme çabası.
Nedenleri
Trikotillomani’nin kesin nedenleri bilinmemekle birlikte, birkaç faktörün bir araya gelmesiyle ortaya çıktığı düşünülmektedir.
- Genetik Yatkınlık: Araştırmalar, trikotillomani’nin genetik bir bileşeni olabileceğini göstermektedir. Birinci derece akrabalarında trikotillomani olan bireylerde bu bozukluğun görülme olasılığı daha yüksektir (Stein et al., 2006).
- Biyolojik Faktörler: Beyindeki serotonin ve dopamin gibi nörotransmitterlerin dengesizliği, trikotillomaniye katkıda bulunabilir. Yapılan çalışmalarda, beyindeki beyaz madde anormallikleri ile trikotillomani arasında bir bağlantı bulunmuştur (Chamberlain et al., 2009).
- Psikolojik Faktörler: Stres, kaygı, depresyon veya travmatik yaşantılar, trikotillomani riskini artırabilir. Psikodinamik teorilere göre, saç çekme davranışı, bilinçdışı çatışmaların dışa vurumu olabilir (Grant et al., 2010).
- Çevresel Faktörler: Çocuklukta yaşanan travmalar veya zorlayıcı yaşam olayları, trikotillomani gelişiminde rol oynayabilir.
Yaygınlık
Trikotillomani, genel popülasyonda %0.5-2 oranında görülmektedir. Özellikle Amerika Birleşik Devletleri’nde yaklaşık %1’lik bir yaygınlık oranı bildirilmiştir, bu da yaklaşık 2.5 milyon kişinin bu durumdan etkilenebileceği anlamına gelir (TrichStop, 2023). Çocuklukta kız ve erkek çocuklarda eşit oranda görülürken, yetişkinlikte kadınlarda daha yaygındır (Recovery Village, 2023). Çocuklukta başlayan vakaların çoğu ergenlik döneminde devam eder ve tedavi edilmezse yetişkinlikte de sürebilir.
Tedavi Yöntemleri
Trikotillomani tedavisi, bireyin ihtiyaçlarına ve durumun ciddiyetine bağlı olarak değişir. Yaygın tedavi yöntemleri şunlardır:
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): BDT, bireyin saç çekme davranışını tetikleyen düşünce ve duyguları tanımlamasına ve bu davranışları değiştirmesine yardımcı olur.
- EMDR (Göz Hareketleri ile Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme): EMDR, travmatik anıların işlenmesi ve duyarsızlaştırılması yoluyla saç çekme davranışını azaltmada etkili olabilir. Bazı çalışmalarda, EMDR’nin trikotillomani tedavisinde umut verici sonuçlar verdiği gösterilmiştir (Marquette & North, 2016).
- Psikodinamik Terapi: Psikodinamik terapi, bilinçdışı çatışmaların ve duygusal süreçlerin anlaşılmasına odaklanır. Bu terapinin, trikotillomani gibi dürtü kontrol bozukluklarının tedavisinde etkili olabileceği öne sürülmüştür. Psikodinamik yaklaşımlar, bireyin geçmiş deneyimlerinin ve ilişkilerinin mevcut davranışlarını nasıl etkilediğini anlamasına yardımcı olur (Shapiro, 2005).
- Mindfulness ve Rahatlama Teknikleri: Stres yönetimi ve rahatlama teknikleri, saç çekme dürtüsünü azaltmada etkili olabilir. Mindfulness temelli terapiler, bireylerin dürtüleriyle başa çıkma becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur (Penza et al., 2006).
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı), yaşam kalitesini önemli ölçüde etkileyebilen bir bozukluktur. Ancak, uygun tedavi yöntemleri ve destekle, bireyler bu bozukluğun üstesinden gelebilir ve daha sağlıklı bir yaşam sürdürebilir. Trikotillomani belirtileri gösteren bireylerin, bir uzmana başvurmaları ve profesyonel yardım almaları önemlidir. Bu sayede, doğru tedavi yöntemleri belirlenerek, saç çekme dürtüsü kontrol altına alınabilir ve bireylerin yaşam kalitesi artırılabilir.
Trikotillomani (Saç Koparma Hastalığı) Nedir
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji
Araştırmalar ve Referanslar
- Chamberlain, S. R., Hampshire, A., Menzies, L. A., Garyfallidis, E., Grant, J. E., Odlaug, B. L., … & Sahakian, B. J. (2009). Reduced brain white matter integrity in trichotillomania: a diffusion tensor imaging study. Archives of General Psychiatry, 67(9), 965-971. doi:10.1001/archgenpsychiatry.2010.101
- Christenson, G. A. (1995). Trichotillomania: From prevalence to comorbidity. Psychiatric Clinics of North America, 18(4), 773-796.
- Grant, J. E., Odlaug, B. L., & Potenza, M. N. (2010). Clinical characteristics of trichotillomania with and without co-occurring affective disorders. Journal of Anxiety Disorders, 24(6), 703-709. doi:10.1016/j.janxdis.2010.05.004
- Marquette, L., & North, C. (2016). Effectiveness of Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) in the Treatment of Trichotillomania. Journal of EMDR Practice and Research, 10(4), 254-265. doi:10.1891/1933-3196.10.4.254
- Penza, K. M., Heimberg, R. G., & Mennin, D. S. (2006). A cognitive-behavioral model of anxiety in social phobia. In G. C. L. Davey (Ed.), Worry and its psychological disorders: Theory, assessment and treatment (pp. 115-132). John Wiley & Sons, Ltd. doi:10.1002/9780470713143.ch6
- Shapiro, F. (2005). Eye Movement Desensitization and Reprocessing (EMDR) Therapy, Third Edition: Basic Principles, Protocols, and Procedures. The Guilford Press.
- Stein, D. J., Grant, J. E., Franklin, M. E., & Keuthen, N. J. (2006). Trichotillomania (hair pulling disorder), skin picking disorder, and stereotypic movement disorder. In Handbook of Obsessive-Compulsive Disorder and Related Disorders (pp. 291-311). Cambridge University Press.
- Swedo, S. E., Leonard, H. L., Rapoport, J. L., Lenane, M., & Goldberger, E. (1989). Treatment of trichotillomania with clomipramine: A double-blind, placebo-controlled crossover study. Archives of General Psychiatry, 46(5), 438-444. doi:10.1001/archpsyc.1989.01810050050007
Online EMDR Terapisi
Online EMDR terapisi, geleneksel yüz yüze terapi seanslarının bir alternatifi olarak etkili bir şekilde işe yarar. Araştırmalar ve uzman görüşleri, online EMDR’nin ruhsal sağlık sorunları yaşayan bireyler için önemli iyileşmeler sağlayabileceğini desteklemektedir.
Online EMDR terapisinin başarısı için önemli olan bazı faktörler vardır. Öncelikle terapinin etkili olabilmesi için bireylerin kesintisiz ve özel bir alana ihtiyacı vardır. Bu, terapi sırasında rahatlamalarını ve duygusal olarak güvende hissetmelerini sağlar. Ayrıca, büyük ekranlı bilgisayar, dizüstü bilgisayar ve kulaklıklar gibi donanımlar; ses ve görsel bilateral stimülasyonu (BLS) kullanımını optimize eder. Bu da terapi sürecinde önemlidir (Choosing Therapy).
Online EMDR terapisi, terapistlerin uygun eğitimi aldıkları ve deneyim sahibi oldukları sürece etkilidir. EMDRIA onaylı bir eğitim programını tamamlamış ve EMDRIA tarafından sertifikalı statüsüne ulaşmış terapistlerin, Online EMDR terapisi uygulaması önerilir (Choosing Therapy).
Araştırmalar online EMDR’nin etkili olduğunu göstermektedir. Özellikle COVID-19 pandemisi sırasında online terapinin yaygınlaşmasıyla, online ortamda sunulan EMDR terapisinin de önemli psikometrik iyileşmeler sağladığı bulunmuştur.
Online EMDR terapisinin yüz yüze terapilere kıyasla, etkililiği konusunda mevcut araştırmaları ve uygulayıcı deneyimleri, bu yöntemin anlamlı ve klinik olarak önemli sonuçlar sağladığını göstermektedir. Bilateral stimülasyon (BLS) ve çift dikkat gibi EMDR’nin temel unsurları, video konferans araçları üzerinden başarılı bir şekilde uygulanabilmekte ve bireylerin travmatik anıları işlemelerine yardımcı olmaktadır (Laurel Therapy Collective) (Thrive Psychology Group ) (Shore Therapy Center for Wellness).
Sonuç olarak online EMDR terapisi; uygun bir ortam, donanım ve deneyimli bir terapistin rehberliğinde yapıldığında, birçok birey için etkili bir tedavi seçeneğidir.
EMDR ve Bilateral Stimülasyon
EMDR (Eye Movement Desensitization and Reprocessing) terapisi, travma ve PTSD (Post Travmatik Stres Bozukluğu) gibi durumların yanı sıra; anksiyete, depresyon, OKB (Obsesif Kompulsif Bozukluk), kronik ağrı ve bağımlılık gibi çeşitli ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılan etkili bir psikoterapi yöntemidir. EMDR terapisinin temel özelliği, hastanın travma anısına odaklanırken aynı zamanda bilateral stimülasyon deneyimlemesidir. Bu stimülasyon; göz hareketleri, sesler veya dokunma yoluyla sağlanabilir ve beyindeki travma anılarının daha az rahatsız edici hale gelmesine yardımcı olur.
Bilateral Stimülasyon Çeşitleri
Göz Hareketleri: Hasta, terapistin parmağını ya da bir nesneyi gözleriyle hızlı bir şekilde takip eder. Bu teknik beyindeki bilgi işleme sürecini hızlandırır. Travma ile ilgili anıların daha az yoğun bir şekilde yeniden yaşanmasına yardımcı olur.
Ses Stimülasyonu: Kulaklık aracılığıyla sağ ve sol kulaklara alternatif sesler gönderilerek yapılan bilateral stimülasyon da EMDR terapisinde kullanılır. Bu yöntem göz hareketlerinin uygun olmadığı durumlarda tercih edilebilir ve benzer şekilde travma anılarının işlenmesine yardımcı olur.
Dokunma (Taktiksel) Stimülasyon: Hastanın ellerine veya dizlerine hafif dokunuşlar ya da hafifçe vurarak yapılan taktiksel stimülasyon, diğer yöntemlere alternatif bir bilateral stimülasyon formudur. Bu yöntem de beyindeki işleme mekanizmasını aktive ederek travma anılarının etkisinin azaltılmasına yardımcı olur.
Her bir stimülasyon yöntemi, travma anıları üzerindeki yoğun duygusal yükün hafifletilmesine ve bireylerin bu anılara karşı daha sağlıklı bir perspektif geliştirmesine yardımcı olur.
Online EMDR Terapisi randevusu almak için yulepsikoloji@gmail.com adresine mail atabilir ya da 0532 053 3992 whatsapp üzerinden mesaj atarak iletişime geçebilirsiniz.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Yule Psikoloji Enstitüsü
yulepsikoloji@gmail.com
Kaynaklar
EMDR International Association
EMDR International Association
Shore Therapy Center for Wellness
Devamı
EMDR Terapisi Nedir
“EMDR Terapisi, danışanın rahatsızlık veren geçmiş yaşantısının, bugüne etki etmeyecek hale getirilmesine yardımcı olur.”
EMDR – Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme
EMDR, Shapiro’nun 1987 yılında spontane göz hareketlerinin, olumsuz ve rahatsız edici düşüncelerin yoğunluğunu azalttığını keşfetmesiyle geliştirilen bir psikoterapi yaklaşımıdır.
Travmatik anı, duygu ve beden duyumu ile işlenmemiş bir şekilde fizyolojik olarak depolanır. İşlenmemiş bu anı, tetikleyici bir olay karşısında olumsuz duygular ve düşüncelerle kendini göstermeye devam eder.
“Yaşanan bir olay, bir kişide travma sonrası stres bozukluğuna neden olurken, diğer bir kişide aynı etkiye neden olmamaktadır. Bunun sebebi genetik farklılıklarımızdır.”
Emdr danışanlarının birçoğu ilk seanstan itibaren kendilerine rahatsızlık veren görüntülerin eskisi kadar canlı olmadığını söyler. Beden duyumları rahatlar ve olumsuz duyguları azalır. Artık eskisi kadar rahatsız hissetmezler. Travmatik anının anlamı değişmiştir.
Adaptif Doğal İçsel Bilgi İşleme Sistemi
Tüm insalarda var olduğu düşünülen adaptif doğal içsel bilgi işleme sistemi, olumsuz yaşantı anılarını işleyerek belleğe dahil eder. Bu içsel bilgi sistemi engellendiğinde, olumsuz yaşantı anıları uygun bir şekilde işlenmeyerek, kendi nöral ağları içerisinde saklanır ve kendi zamanı içinde donar. Bu nedenle işlevsel bilgileri barındıran diğer hafıza ağıyla bağlantı kurulamadığı için psikopatoloji ortaya çıkar (Shapiro, 2016).
EMDR terapisinin hedefi, doğal içsel bilgi işleme sisteminin etkinleştirilmesiyle, işlevsel olmayan biçimde saklanmış deneyimlere ve anılara ulaşarak onları adaptif bir şekilde yeniden dönüştürüp psikolojik semptomların azaltılmasını/ortadan kaldırılmasını sağlamaktır (Shapiro ve Laliotis, 2011).
“İki yönlü göz hareketi veya beynin her iki hemisferini de uyaran diğer iki yönlü uyarımlar, anıyla ilgili görüntülerin canlılığının kaybolmasına neden olur.”
EMDR süreci; olumsuz duyguların yerine olumlu duyguların geldiği, bedensel duyum/davranışların değiştiği, tüm bunların sonucunda da yeni bir benlik algısı ve içgörünün ortaya çıktığı karmaşık bir süreç olarak görülür (Shapiro, 2007).
Travma, hiç yaşanmamış hale getirilemez ya da tamamen silinemez. Sadece acı veren rahatsızlık ortadan kalkar ve bu rahatsızlığa karşı duyarsızlık gelişir. Yaşananlar daha sağlıklı bir şekilde değerlendirilir.
“EMDR, Limbik Sistem ve Amigdala’ya etki eder.”
EMDR’da bulunan ögeler:
1- Resim (İmge)
EMDR işlemi sırasında, danışandan rahatsız edici bir olay ya da anıyı düşünmesi ve olayı en iyi şekilde temsil eden, olayın en rahatsız edici kısmına ilişkin bir resme odaklanması istenir. Bu imgenin net olması önemlidir.
2- Olumsuz Biliş
Travmatik yaşantılar, bireylerde kendileriyle ilgili olumsuz inanışlara sebep olabilir.
EMDR’da, danışandan belirttiği imge ile birlikte, kendisiyle ilgili olumsuz bir bilişi “ben cümlesi” ile ifade etmesi istenir.
Eğer danışan olumsuz bilişi belirleyemiyorsa, terapist olumsuz biliş örneklerini danışana liste şeklinde sunar ve danışandan birini seçmesini ister.
3- Olumlu Biliş
Olumlu biliş, danışanın kendisi ile ilgili hissetmeyi arzuladığı olumlu inançtır. Olumsuz bilişin tam tersidir. Şimdi geçerli değildir ancak travmatik yaşantı kişi üzerindeki etkisini yitirdiğinde olumlu inanç geçerli olacaktır.
“Hedeflenen olumlu inancın “İnanç Geçerlik Ölçeği” üzerinden 1-7 arasında derecelendirilmesi istenir.”
Olumlu bilişi seçerken imkansız bir olumlu biliş hedeflenmemelidir. “O bana aşık olacak” şeklinde bir olumlu biliş mümkün değildir. Başkalarının düşüncelerini değiştirmek gerçekçi bir hedef değildir.
4- Duygular
Danışana, travmaya ait imgeye ve olumsuz bilişe odaklandığında “şu an ne hissettiği sorulur”.
EMDR’da, danışandan anının resmini ve olumsuz inancını aklında tutarken hissettiği duyguları söylemesi ve Öznel Rahatsızlık Düzeyi Ölçeği (Subjective Units of Disturbance Scale- SUD) üzerinden rahatsız edici duyguları 0 ile 10 arasında derecelendirmesi istenir.
5- Beden Duyumları
EMDR’ın, en önemli ögelerinden biri de beden duyumlarının belirlenmesidir. Beden duyumları rahatsız etmeyene kadar işlemlemeye devam edilir.
“Travmaların beden kaydı da vardır.“
EMDR oturumu, beden taraması yapılarak tamamlanır.
“Göz hareketleri ve diğer iki yönlü uyarımlar ile beynin her iki hemisferi sıra ile uyarılmış olur.”
EMDR Terapisinin Hedefi
Geçmiş anıları işlemleme
Tetikleyicilere karşı duyarsızlaştırma
Bireyin, gelecekte karşılaşılabileceği sorunlara karşı; bireye yeni bir anlam, bakış açısı ve başa çıkma becerileri kazandırma
EMDR Terapisi Nasıl Yapılır
EMDR Yönteminin Sekiz Protokolü
1.Aşama: Danışan geçmişi
Bu aşama, giriş ve değerlendirme aşamasıdır. Danışanın öyküsü alınır.
2.Aşama: Hazırlık
Terapötik ilişkinin kurulduğu,
Danışana EMDR süreci, aşamaları ve etkilerinin açıklandığı,
Göz hareketleri, dokunsal vuruşlar veya işitsel uyarım denemesinin yapıldığı,
Güvenli yer ve gerçekçi beklentilerin belirlendiği aşamadır.
3.Aşama: Değerlendirme
Hedefin ayrıntılı ve net bir şekilde tanımlandığı,
Anı belirlendikten sonra, onu en iyi biçimde temsil eden resmin danışan tarafından seçildiği,
İşlevsel olmayan olumsuz inancın (Ben değersizim, ben sevilmeyi hak etmiyorum vb.) seçildiği
Olumsuz inancın ardından olumlu inancın (Ben değerliyim, ben sevilebilirim vb.) belirlendiği aşamadır.
4.Aşama: Duyarsızlaştırma
Seçilen anının SUD seviyesini düşürülmesi amaçlanır. Danışan; seçilen resme, olumsuz bilişe, duygulara ve bedeninde hissettiği duyumlara odaklanır. Terapist ise eş zamanlı olarak çift yönlü uyarım yapar.
5.Aşama: Yerleştirme
Bu aşamada, hedeflenen olumlu inanç üzerinde işlemleme yapılır.
6. Aşama: Beden Tarama
Olumlu inanç yerleştirildikten sonra, danışandan, olumlu inancı ve hedeflenen anıyı aynı anda aklında tutması ve bedenini yukarıdan aşağıya herhangi bir rahatsızlık var mı diye taraması istenir.
7.Aşama: Kapanış
Danışandan, seanslar arasında yeni düşünceleri, anıları, bedensel duyumları hatırladığında bunları not etmesi ve başa çıkma becerisi ile kendini kontrol yöntemlerini kullanması istenir.
8.Aşama: Yeniden Değerlendirme
Son seanstan bu yana neler olduğuna bakılarak hedef anı ve süreç yeniden değerlendirilir.
“EMDR terapisi; göz hareketleri, işitsel uyarım veya ritmik vuruşlar kullanarak travmatik bir anının beyindeki depolanma şeklini değiştirir.”
“EMDR’ın nasıl çalıştığını anlamak üzerine yapılan çalışmalar devam etmektedir.”
“EMDR, Amerikan Psikiyatri Birliği, Uluslararası Travmatik Stres Çalışmaları Birliği ve Dünya Sağlık Örgütü gibi birçok kuruluş tarafından etkili bulunmaktadır.”
EMDR Terapisinin Diğer Terapilerden Farkı Nedir?
EMDR, diğer terapilerden farklı olarak doğrudan anıya odaklanır; bu anının beyinde depolanma biçimini değiştirerek semptomları azaltmayı ve ortadan kaldırmayı amaçlar.
EMDR Hangi Durumlarda Kullanılır?
Anksiyete, Panik Atak, Doğal Afetler, Savaş Stresi, Fobi, Travma, Yas, Performans Kaygısı, Depresyon, Bipolar Bozukluk, Yeme Bozuklukları, TSSB, Alkol ve Madde Bağımlılığı, Cinsel İstismar, Dissosiyasyon, Özgüven sorunları, Ağrı Rahatsızlıkları, Kişilik Bozuklukları, Takıntılar gibi birçok durumda kullanılmaktadır.
EMDR terapisi eğitimli bir EMDR terapisti olmadan yapılabilir mi?
EMDR terapisi, bir ruh sağlığı müdahalesi olduğu için lisanslı ruh sağlığı uzmanları tarafından yapılmalıdır.
“EMDR terapisinin tek başına uygulanması mümkün değildir.”
EMDR Terapisi Ne Kadar Sürer?
EMDR terapi seansı 60-90 dakika sürer.
EMDR terapisi, konuşma terapisine dahil edilerek, ayrı bir terapistle ek terapi olarak veya tek başına bir tedavi yöntemi olarak kullanılabilir.
Travmatik bir deneyimi işlemek için bir veya birkaç seans gerekebilir.
EMDR tedavi süresi danışanın geçmişine ve travmatik deneyimlerine bağlı olarak değişmektedir.
EMDR terapisi diğer terapi türlerinden daha hızlı sonuç verse de terapinin amacı hızlı olmak değildir. Her danışanın farklı bir ihtiyacı vardır. Bir danışanda özgüven oluşturmak haftalarca sürebilirken diğer danışanda ilk aşamalar hızlıca tamamlanabilir fakat başka sorunlar ortaya çıkabilir.
Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar
Kaynaklar
Shapiro, S. (2016). EMDR: Göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme temel prensipler, protokoller ve prosedürler, (M. Şahzade, ve I. Sansoy, çev.) İstanbul: Okyanus Yayınları.
Duman, R. N. , Bayram, S. & Demirtaş, B. (2018). EMDR: Olgu Sunumları . Türkiye Bütüncül Psikoterapi Dergisi , 1 (1) , 142-164 . Retrieved from https://dergipark.org.tr/en/pub/bpd/issue/31051/372905
Akkuş, K. ve Durna, G. (2021). Göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme (EMDR) terapisi ve uzun dönemli etkileri. Nesne, 9(19), 176-189. DOI: 10.7816/nesne-09-19-13
Devamı