Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim

Tuğçe Turanlar

  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim
  • Anasayfa
  • Hakkımda
  • Makaleler
    • Narsisizm
    • Aldatma ve Sadakatsizlik
    • İstismar ve Manipülasyon
    • İlişkiler ve Çift Dinamikleri
    • İlişkiler ve Psikoloji
    • Bağlanma Stilleri
    • Travma ve Çocukluk İzleri
    • Terapi Yaklaşımları
      • Psikodinamik Terapi
      • EMDR
      • Şema Terapi
      • Gottman Çift Terapisi
  • Sıkça Sorulan Sorular
  • Kitap Önerileri
  • İletişim
featured_image

Yetişkinlerde DEHB: Gizli Belirtiler ve Başa Çıkma Stratejileri

2 Kasım 2025 Yazar: Tuğçe Turanlar İlişkiler ve Psikoloji 0 Yorum

DEHB (Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu) dendiğinde, çoğu zaman akla yerinde duramayan, odaklanma güçlüğü çeken çocuklar gelir. Oysa bu nörogelişimsel durum, birey büyüdükçe “yok olmaz”; yalnızca görünümü değişir ve evrilir. Çocukluktaki belirgin hiperaktivite, yetişkinlikte yerini daha çok içsel bir huzursuzluğa, organize olamama hissine veya sürekli “bir şeyleri kaçırıyorum” kaygısına bırakabilir.

Yetişkin DEHB’si, genellikle dışarıdan kolayca fark edilmeyen, ancak kişinin iç dünyasında, kariyerinde ve ilişkilerinde derin yankılar bulan “gizli” belirtilerle kendini gösterir. Bu durum, çoğu zaman kişinin kendisi tarafından bile “tembellik”, “iradesizlik” veya “yetersizlik” olarak yanlış etiketlenen, beynin yönetici işlevlerindeki farklı bir işleyiş biçimidir.

Yetişkinlikte DEHB’nin yansımaları, genellikle birbiriyle ilişkili temel zorluk alanlarında kümelenir.

Yetişkinlerde DEHB ve Yönetici İşlev Zorlukları: Organize Olamamanın Ötesi

DEHB’nin temelinde, beynin “yönetici işlevler” olarak bilinen zihinsel süreçlerindeki zorluklar yatar. Bu işlevler; planlama, önceliklendirme, zaman yönetimi, duygusal düzenleme, bilgiyi akılda tutup kullanma (çalışma belleği), dikkati bir görevden diğerine kaydırma ve görevleri başlatıp sürdürebilme becerilerimizi kapsar. Bu alandaki yetersizlik, zeka veya potansiyel eksikliğinden değil, bu potansiyeli eyleme dökmedeki nörobiyolojik bir güçlükten kaynaklanır.

DEHB’de Zaman Körlüğü (Time Blindness): “Şimdi” ve “Şimdi Değil” Algısı

DEHB deneyiminin en temel özelliklerinden biri, zamanı doğrusal algılamakta zorlanmaktır. Zaman, “şimdi” ve “şimdi değil” olarak ikiye bölünmüş gibidir. Araştırmalar, beynin planlama ve geleceği öngörmeden sorumlu olan prefrontal korteks bölgesinin DEHB’de farklı çalıştığını göstermektedir. Bu “zaman körlüğü”, bir görevin ne kadar süreceğini tahmin etmeyi imkansız hale getirebilir, sık sık geç kalmalara veya karmaşık görevlerin hep son ana bırakılmasına neden olabilir.

Miyop olan kişilerin sadece yakındaki nesneleri net görebilmesini andıran bir şekilde, DEHB’li bireyler de zaman ufkunda sadece “şimdi” olanı net algılayabilir. Gelecekteki bir tarih veya sorumluluk, ne kadar önemli olursa olsun, “şimdi”nin aciliyeti karşısında bulanık kalır. Bu bir “sorumsuzluk” seçimi değil, zamanı farklı deneyimlemenin bir sonucudur.

Planlama, Önceliklendirme ve Göreve Başlama Zorlukları

Yönetici işlevlerdeki bu zorluklar, düşünceleri organize etmeyi, adımlara bölmeyi ve bir programa bağlı kalmayı güçleştirir. Yapılacaklar listesi kabardıkça, nereden başlayacağını bilememe ve “analiz felci” yaşama durumu sık görülür. Kişi, zihnindeki potansiyel ile ortaya koyduğu performans arasındaki uçurumu fark eder ve bu durum, kronik bir “yetersizlik” ve “potansiyelimi gerçekleştiremiyorum” hissine yol açabilir.

DEHB’de Dikkati Düzenleme: Dağınıklık ve Hiper-Odaklanma (Hyperfocus)

DEHB, yaygın kanının aksine, dikkat eksikliğinden ziyade dikkati düzenleme güçlüğüdür. Bu durum kendini iki zıt uçta gösterebilir:

  • Dağınıklık: Kişi, özellikle keyif almadığı, rutin veya “sıkıcı” bulduğu işlerde (örneğin bir iş raporunu tamamlama, faturaları ödeme) odağını sürdürmekte aşırı zorlanır. Zihin, sürekli olarak daha ilginç veya acil uyaranlara kayar.
  • Hiper-Odaklanma (Hyperfocus): Öte yandan, ilgi çekici bulduğu bir aktiviteye (yeni bir proje, bir video oyunu, tutkulu bir hobi) saatlerce, dış dünyadan (yemek, uyku, tuvalet ihtiyacı dahil) koparcasına odaklanabilir. Bu durumun, beynin bir görevden diğerine geçiş yapmakta zorlanmasından kaynaklandığı düşünülmektedir. Bu “akış” hali, bir yandan yaratıcılığı besleyen bir “süper güç” gibi hissedilebilirken, öte yandan kişinin temel sorumluluklarını ihmal etmesine yol açarak bir “kaos” kaynağına dönüşebilir.

Yetişkinlerde DEHB’de İçsel Huzursuzluk ve Dürtüsellik

Çocukluktaki belirgin fiziksel koşturmaca (hiperaktivite), yetişkinlikte “dışarıdan” “içeriye” yönelir. Artık oradan oraya koşturan bir beden değil, zihinsel ve bedensel olarak sürekli “çalışan” bir iç motor söz konusudur. Bu durum, yerini asla tam olarak rahatlayamayan bir içsel huzursuzluğa ve düşünmeden eyleme geçme eğilimi olan dürtüselliğe bırakır.

Zihinsel ve Bedensel Hiperaktivite: Yavaşlayamama Hissi

Yetişkin hiperaktivitesi, bedensel kıpırtıların ötesinde zihinsel bir “meşguliyet” halidir. Kişi, sakin bir anı (örneğin bir filmi sadece oturarak izlemeyi) sıkıcı, hatta kaygı verici bulabilir. Toplantılarda sürekli bacak sallama, oturduğu yerde pozisyon değiştirme veya telefonda konuşurken oda içinde dolaşma gibi fiziksel belirtiler devam etse de, asıl zorluk zihnin yavaşlayamamasıdır. Bu “her zaman bir şey yapıyor olma” hali, aslında yorucu bir içsel gürültüden veya durup hissetmekten kaçınma çabası olabilir.

Dürtüselliğin Etkileri: Finansal Zorluklar ve Ani Kararlar

Dürtüsellik (impulsivity), beynin “fren mekanizmasının” zayıflığıdır; yani sonuçlarını düşünmeden harekete geçme eğilimidir. Bu durum, kendini finansal alanda belirgin olarak gösterebilir: Faturaları ödemek gibi “sıkıcı” görevlere odaklanamama, gelecek için para biriktirmenin soyut gelmesi ve anlık bir istekle bütçeyi zorlayacak pahalı, dürtüsel alışverişler yapma.

İlişkilerde ise, karşısındakinin sözünü kesme, aklına geleni o an söyleyerek pot kırma veya bir tartışma anında ani tepkiler verme şeklinde ortaya çıkar. Dürtüsel eylemin hemen ardından yaşanan, genellikle yoğun bir pişmanlık ve “keşke” duygusudur. Bu döngü, kişinin kendine olan güvenini sarsar ve “Neden kendimi kontrol edemiyorum?” sorusuyla öz-değer algısını zedeler.

DEHB ve Kariyer: Rutinden Sıkılma ve Sık İş Değiştirme

Yetişkin DEHB’sinin bir diğer yansıması da kariyerdeki istikrarsızlıktır. Bunun birkaç nedeni vardır: Rutin ve tekrara dayalı işlerden çabuk sıkılma, iş yerindeki sorumlulukları organize etmekte zorlanma veya Reddedilme Hassasiyetine bağlı olarak yönetici ya da iş arkadaşlarıyla yaşanan ilişkisel sorunlar. Zeka veya yetenekten bağımsız olarak, dürtüsellik veya anlık bir can sıkıntısıyla istikrarlı bir işten ayrılma kararı alınabilir. Bu durum, kişinin potansiyeline rağmen mesleki olarak daha düşük bir statüde kalmasına veya sürekli “kendine uygun” işi aramasına yol açabilir.

DEHB’nin Duygusal ve İlişkisel Dünya Üzerindeki Etkileri

DEHB’nin belki de en az konuşulan ama en derin etkileri, duygusal ve ilişkisel alanda görülür. Bu durum, sadece semptomların bir sonucu değil, aynı zamanda duygu düzenleme ve bağlanma dinamiklerini de içeren bir alanı kapsar.

Reddedilme Hassasiyeti: Eleştiriye Karşı Aşırı Duyarlılık

DEHB’si olan birçok yetişkin, “Reddedilme Hassasiyeti” olarak bilinen yoğun bir duygusal hassasiyet yaşar. Eleştiriye veya reddedilme algısına karşı aşırı duyarlıdırlar. Bu durum, fiziksel bir acı gibi hissedilebilir. Genellikle çocukluktan itibaren sürekli “yeterli olamama” veya “beklentiyi karşılayamama” deneyimleriyle pekişen bir hassasiyettir. Kişi, en ufak bir eleştiriyi dahi, varoluşsal bir “istenmeme” veya “kusurlu olma” onayı olarak algılayabilir. Bu acıdan kaçınmak için birey, ya mükemmeliyetçi bir maske takar, ya ilişkilerden tümüyle çekilir ya da eleştirildiğini hissettiği anda dürtüsel ve öfkeli tepkiler verebilir.

DEHB ve İlişkiler: Unutkanlık ve Yanlış Anlaşılma Döngüsü

Zaman körlüğü (yıldönümlerini, özel günleri unutma), dikkatin konuşma sırasında dağılması (karşısındakini dinlemiyormuş gibi görünme) ve duygusal hassasiyet birleştiğinde, hem romantik hem de sosyal ilişkileri sürdürmek zorlaşabilir. Partnerler, bu davranışları “ilgisizlik” veya “sevgisizlik” olarak yorumlayabilir. DEHB’li birey ise kendini sürekli “savunmada” ve “yanlış anlaşılmış” hisseder. “Unutkanlığım sevgisizliğim değil” mesajını verememenin çaresizliği ve partneri tarafından “anlaşılamamanın” getirdiği derin bir yalnızlık yaşar. Bu durum, “ben sevilmeye layık değilim” veya “ilişkileri yürütemiyorum” gibi olumsuz içsel inançları besleyebilir.

Yetişkinlerde DEHB ile Başa Çıkma: Nereden Başlamalı?

Bu belirtilerde kendini bulan birçok kişi için “Peki, şimdi ne yapmalıyım?” sorusunun belirmesi doğaldır. Bu farkındalık, suçluluk hissinden sıyrılıp, durumun sorumluluğunu almanın ilk adımıdır.

Yetişkinlerde DEHB Tanısı: Profesyonel Değerlendirmenin Önemi

Bu yazı bir tanı aracı değildir. Eğer bu örüntüler yaşam kalitenizi (iş, ilişkiler, öz-değer algısı) ciddi şekilde etkiliyorsa, bir uzmana başvurmak kritik önem taşır. Yetişkinlerde DEHB belirtileri; travma sonrası stres, kaygı bozuklukları veya depresyon belirtileriyle kesişebilir veya karıştırılabilir. Doğru bir değerlendirme, en doğru desteği almanın ön koşuludur. Bir ruh sağlığı uzmanı (psikiyatrist veya klinik psikolog), kapsamlı bir değerlendirme ile durumunuza netlik kazandırabilir.

DEHB Dostu Stratejiler: Beyinle Birlikte Çalışmak

DEHB’li bir beyni “düzeltmeye” çalışmak yerine, onunla birlikte çalışmayı öğrenmek esastır. Bu, “zayıflık” olarak görülen durumlar için “destek” kullanmaktır:

  • Zamanı Dışsallaştırmak: Zaman körlüğüne karşı; görünür takvimler, alarmlar ve hatırlatıcılar kullanmak, zamanı soyut bir kavram olmaktan çıkarıp somut bir yardımcıya dönüştürür.
  • Görevleri Bölmek: “Analiz felci” yaşamamak için, büyük ve bunaltıcı görevleri çok küçük, “5 dakikada yapılabilir” adımlara bölmek, başlamayı kolaylaştırır.
  • Çevreyi Düzenlemek: Dikkatin kolay dağılmasına karşı, çalışma alanını sadeleştirmek veya odaklanmayı sağlayan rutinler (belirli bir müzik, gürültü engelleyici kulaklık) oluşturmak önemlidir.

DEHB için Psikoterapi: Duygusal Etkileri Anlamlandırma Gücü

Psikoterapi, sadece semptom yönetimi değil, aynı zamanda bu durumla büyümenin getirdiği duygusal yaraları anlamlandırma ve onarma sürecidir. Yıllar süren “tembel” veya “yetersiz” etiketlerinin benlik algısı üzerindeki etkisini araştırmak, reddedilme hassasiyetinin köklerine inmek ve ilişkisel kalıplarınızı yeniden yapılandırmak, terapötik sürecin en değerli kazanımlarındandır. Bu süreç, nörolojik bir farklılığın, kişiliğinizin tamamını tanımlamadığını anlamayı sağlar.

DEHB’yi Anlamlandırmak (Bu Bir Kusur Değil, Farklılık)

Bu belirti örüntülerinde kendini bulmak, “bende DEHB mi var?” sorusundan daha derin bir anlama sahiptir. Bu durum, kişinin kendini etiketlemesi değil, yıllar süren “anlaşılamama” ve “kendini yanlış anlama” halinin sona ermesi için bir kapı aralamasıdır.

Zamanı farklı algılamak, duyguları daha yoğun yaşamak veya odağı regüle etmekte zorlanmak, bir irade sorunu değil, nörobiyolojik bir farklılığın yansımasıdır. Bu farkındalık, bir “bahane” değil, bir “anlamlandırma” çabasıdır. Kişinin kendini suçlamayı bırakıp, “tembel” veya “iradesiz” etiketlerinin ötesinde, kendi nörolojik yapısına uygun bir yaşam kurması için bir davettir. Bu, kendine karşı şefkatli bir merakı başlatmanın ilk adımını temsil eder.

Yetişkinlerde DEHB: Gizli Belirtiler ve Başa Çıkma Stratejileri


Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar, psikodinamik yönelim ağırlıklı çalışmaktadır. Travmalarla çalışırken EMDR yöntemini, kişilik örüntüleriyle çalışırken Şema Terapiyi, ilişkilerde ise Gottman Çift Terapisi yaklaşımını kullanmaktadır. Özellikle narsisizm, bağlanma sorunları ve ilişkisel dinamikler üzerine yoğunlaşır. Yazılarında hem klinik deneyimlerinden hem de bilimsel araştırmalardan beslenerek psikolojik kavramları herkesin anlayabileceği bir dille aktarmayı amaçlar.


Kaynaklar

Barkley, R. A. (2022). Taking charge of adult ADHD: Proven strategies to succeed at work, at home, and in relationships (2nd ed.). The Guilford Press.

Bu içerik bilgilendirme amaçlıdır; tanı veya tedavi yerine geçmez.

ADHD Bireysel psikoterapi İstanbul Psikolog Online Bireysel Terapi Yetişkinlerde ADHD
Önceki

İlgili Makaleler

Grup Terapisi
Grup Terapisi
11 Ocak 2024

"Ne olmadığımızı keşfetmemiz ne olduğumuzun keşfine giden bir adımdır." -...

Devamı
Arketipler: Modern Psikolojideki Etkisi
Arketipler: Modern Psikolojideki Etkisi
18 Ocak 2024

Arketiplerin modern psikolojideki etkisi, özellikle Carl Jung'un çalışmaları...

Devamı
Aşk içinde kalmanın bir yolu var mı
Aşk içinde kalmanın bir yolu var mı
5 Eylül 2021

“Aşk, varoluşsal boyutta benlik sınırlarının terk edilmesidir.” Kernberg Aşkın...

Devamı
Psikolojik Dayanıklılık Nedir
Psikolojik Dayanıklılık Nedir
16 Kasım 2024

Zorluklar ve stres, hayatın kaçınılmaz bir parçasıdır. Ancak bazı bireyler,...

Devamı

Instagram

🩵 Günlük hayatın içinde çoğu zaman kendim 🩵 Günlük hayatın içinde çoğu zaman kendimizi duymadan, duygularımızı fark etmeden ilerleriz. Oysa küçük bir mola verip içimize döndüğümüzde değişimin ilk adımını atmış oluruz. Kendine Dönüş Rehberi, bu yolculukta sana eşlik etmesi için hazırlandı.

🦋 Yedi gün boyunca kısa okumalar, egzersizler ve sorularla kendine daha yakından bakmayı, duygularını tanımayı ve içindeki farklı sesleri keşfetmeyi deneyimleyeceksin. Bazen güçlü yanlarını hatırlayacak, bazen sınır koymayı çalışacak, bazen de içindeki küçük çocukla buluşacaksın. Her gün 10–15 dakikanı ayırman, kendinle kurduğun bağı güçlendirmek için yeterli.

✨Bu rehber terapi yerine geçmez. Ama farkındalığını artırmana, kendine daha şefkatli yaklaşmana ve geleceğe dair yeni niyetler koymana destek olabilir. 

🦋✨ Yolculuğun sonunda kendi notlarınla şekillenen kişisel bir defterin olacak: sana ait, sana yol gösteren bir pusula.

7 Gün 7 Adım: Kendine Dönüş Rehberi
	1.	Kendine Bakışın
	2.	Duyguların Haritası
	3.	İç Sesini Resmet
	4.	Güçlü Yanlarının Kolajı
	5.	“Hayır” Günlüğü
	6.	Küçük Çocuğa Mektup
	7.	Gelecek Benliğe Niyet

🔗 Kendine Dönüş Rehberi’ni profilimdeki linkten veya www.tugceturanlar.com’dan ücretsiz indirebilirsin.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
Travmatik ya da yıkıcı aile ortamlarında çocu Travmatik ya da yıkıcı aile ortamlarında çocuk, dış koşulları değiştiremeyeceği için hayatta kalma stratejisi olarak çoğu zaman suçu kendine yükler. Bu durum, “kontrol yanılsaması” yaratarak çaresizlik duygusunu hafifletir. Ancak çocuklukta geliştirilen bu mekanizma, yetişkinlikte de ilişkilerde kendini gösterir: partneri yüceltmek, sürekli özür dilemek ya da terk edilme korkusu yaşamak gibi örüntüler bu geçmiş stratejinin izleridir.

Bu durum özellikle kaygılı bağlanma eğiliminde ve narsisistik ilişkilerde çok görülür ❤️‍🩹

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar 

#psikoloji
İlişkilerde sınır koymak çoğu zaman “benci İlişkilerde sınır koymak çoğu zaman “bencillik” olarak algılansa da, aslında hem kişinin hem de ilişkinin sağlığını koruyan bir adımdır. 

Sınır, duyguları, zamanı, enerjiyi ve değerleri koruyan görünmez bir çizgidir; sevgiyi azaltan bir duvar değil, ilişkiyi daha güvenli ve saygılı kılan bir çerçevedir. Sağlıklı sınırlar duygusal, fiziksel, dijital ya da değer temelli olabilir ve iletişime kapıyı kapatmaz; tam tersine beklentileri netleştirerek çatışmaları azaltır, iletişimi güçlendirir ve güvenli bağlanmayı destekler.

Bencillik algısının kökeninde genellikle kaygılı bağlanma örüntüleri, “fedakârlık = sevgi” gibi kültürel kalıplar ve çocuklukta “hayır” demeyle ilişkilenen suçluluk duyguları vardır. Oysa sınır koyabilen kişi, partnerine de alan tanır; bu da saygıyı ve güveni artırır. 

Gottman Çift Terapisi’nde de vurgulandığı gibi, mutlu çiftler hem “biz” olmayı hem de “ben” kalabilmeyi başarır ❤️

Kısacası, sınır koymak sevgisizliğin değil özsaygının göstergesidir; gerçek yakınlık ise sınırların yok sayılmasıyla değil, kabul edilip saygı duyulmasıyla mümkündür.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Günümüzde ayrılıklar artık sadece yüz yüze Günümüzde ayrılıklar artık sadece yüz yüze yaşanan bir deneyim değil; sosyal medya da bu sürecin önemli bir parçası haline geldi 💔

Eski partnerin paylaşımlarını görmek, hikâyelerini takip etmek ya da ortak fotoğraflarla karşılaşmak, duygusal toparlanmayı zorlaştırabilir. 

Kaygılı bağlanan kişiler ayrılık sonrası sosyal medyada daha yoğun “takip” davranışı gösterirken; kaçınan bağlanan kişiler genellikle tüm dijital izleri silmeyi tercih eder. 

Modern ilişki dinamikleri arasında yer alan “ghosting” (aniden ortadan kaybolma) ve “breadcrumbing” (ufak mesajlarla umut verip ilişkiyi sürüncemede bırakma) gibi davranışlar ise bu süreci daha da karmaşık hale getirebilir.

🔗 Yazının tamamını www.tugceturanlar.com’da okuyabilirsiniz 🩵

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Görmezden Gelen Ebeveynin Çocuğu Olmak ❤️‍🩹Çocuklukta ebeveyn tarafından duygusal olarak görülmemek, yani duygusal ihmal, bireyin benlik algısı, duygularını düzenleme becerisi ve ilişkilerinde derin izler bırakır.

* Çocuklukta: Temel ihtiyaçlar karşılanır ama duygusal sıcaklık, aynalanma ve düzenleyici ilişki deneyimi eksik kalır. Çocuk, sessizlikle kabul edilmeyi öğrenir. Bu da içe kapanma, yalnızlık ve yetersizlik duygularına yol açar.

* Yetişkinlikte: Duygularını ifade etmekte zorlanma, ya bastırma ya da yoğun ve kontrolsüz dışavurum şeklinde görülür. İlişkilerde aşırı uyum sağlama veya duygusal mesafe koyma eğilimleri gelişebilir. Karar vermede güçlük, onay arayışı, kaygı ve depresyon gibi sorunlar sık görülür.

* Onay ihtiyacı: Görülmeyen çocuk, yetişkin olduğunda değeri onay üzerinden tanımlar. Bu ya pasif bir uyum (sessizlik, memnun etme) ya da aktif bir onay arayışı (mükemmeliyetçilik, sürekli doğru olma çabası) olarak ortaya çıkar.

* İyileşme: Duyguların fark edilmesi, adlandırılması, öz-şefkat, sınır koyma ve kendini ifade etme becerilerinin güçlendirilmesiyle mümkündür. Güvenli ve düzenleyici ilişkiler, özsaygıyı ve duygu düzenleme kapasitesini destekler.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biç Bağlanma stilleri, ayrılıkla başa çıkma biçimimizi önemli ölçüde şekillendirir. Bu farkındalık, yaşanan tepkilerin kişisel bir yetersizlik değil, geçmişten gelen bağlanma dinamiklerinin doğal bir yansıması olduğunu hatırlatır. Kendi bağlanma stilimizi tanımak, hem ayrılık sürecinde duygularımızı anlamlandırmamıza hem de gelecekte daha sağlıklı ilişkiler kurmamıza katkı sağlar.

Güvenli Bağlanma

* Yakınlıktan korkmaz, duygularını ifade eder.
* Ayrılıkta üzüntüyü kabul eder, sosyal destekle iyileşmeye yönelir.
* Daha hızlı toparlanır ve sağlıklı ilişkiler kurma olasılığı yüksektir.

Kaygılı Bağlanma
* Reddedilme korkusu taşır, partneri kaybetmemek için yoğun çaba gösterir.
* Ayrılık sonrası yoğun acı, çaresizlik ve takıntılı düşünceler yaşar.
* Eski partnerle teması sürdürme girişimleri sık görülür.

Kaçıngan Bağlanma
* Yakınlıktan rahatsız olur, duygusal bağı sınırlı tutar.
* Ayrılık sonrası soğukkanlı görünür, acıyı bastırmaya çalışır.
* Bastırılan duygular uzun vadede yalnızlık ya da öfke olarak geri döner.

Korkulu-Kaçıngan Bağlanma
* Hem yakınlık ister hem de reddedilmekten korkar.
* Ayrılıkta duyguları dalgalanır; özlem ve öfke arasında gidip gelir.
* Bu çelişkiler iyileşmeyi ve yeni ilişkileri zorlaştırır.

Ortak Noktalar 🌹
* Ayrılık bir kayıp deneyimidir ve yas süreciyle benzerlik gösterir.
* Benlik algısı sarsılabilir, kişi değerini sorgulayabilir.
* Zamanla çoğu birey ayrılığı kabullenir ve yeni başlangıçlar yapar.

Klinik Psikolog Tuğçe Turanlar

#psikoloji
Instagram'da takip et

Öne Çıkan Konular

  • Narsisizm
  • İstismar ve Manipülasyon
  • Bağlanma Stilleri
  • Psikodinamik Terapi
  • EMDR
  • Şema Terapi
  • Gottman Çift Terapisi

Son Eklenenler

  • Yetişkinlerde DEHB: Gizli Belirtiler ve Başa Çıkma Stratejileri
  • Bağlanma Stilleri: Neden Zıt Kişiliklere Çekiliriz?
  • Maladaptive Daydreaming – Aşırı Hayal Kurmak Bir Hastalık mı?
  • Bipolar Bozukluk Nedir? Belirtileri, Türleri ve Tedavi Yöntemleri
  • Kişilik Bozukluklarında EMDR Terapisi
  • Travmatik Anılar ve EMDR Terapisi: TSSB Belirtilerinde İyileşme

Yasal Uyarı

Bu internet sitesinin içeriği ve uygulamaları, sadece bilgilendirme ve eğitim amaçlı olup, herhangi bir şekilde tıbbi öneri verme veya herhangi bir danışan sağlama amacı ile oluşturulmamıştır. Sitemizde yer alan alıntı ve görüşler açıkça belirtilmediği takdirde resmi görüşlerini yansıtmamaktadır. Yazılı izin alınmaksızın kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz